Kastamonu'da Avukatlar Günü kutlandı
Kastamonu Barosu Başkanı Av. Mehmet Çiftçi, Türkiye'de geçmişten bugüne evrensel hukuk kurallarının, temel hak ve hürriyetlerin dönem dönem ihlal edildiğine dikkat çekti.
Kastamonu Barosu Başkanı Av. Mehmet Çiftçi, Türkiye'de geçmişten bu güne evrensel hukuk kurallarının, temel hak ve hürriyetlerin dönem dönem ihlal edildiğine dikkat çekerek, Türkiye'nin tam demokratik bir ülke olabilmesi için kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam manada uygulanması gerektiğini kaydetti.
Kastamonu'da, 4 Nisan Avukatlar Günü sebebiyle tören düzenlendi.
Kastamonu Barosu'na kayıtlı bir grup avukat, Cumhuriyet Meydanı'nda Şehit Şerife Bacı ve Atatürk Anıtı önüne çelenk bıraktı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Baro Başkanı Av. Mehmet Çiftçi bir konuşma yaptı.
Türkiye'nin tam demokratik bir ülke olabilmesi için kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam manada uygulanması gerektiğini kaydeden Çiftçi, hukukun, haklı olan zayıfı, güçlü olan haksıza karşı savunmak için olduğunu ifade ederek, dünyada güçlü devletlerin güçsüz devletleri ezdiğini ve zenginliklerini sömürdüğünü söyledi.
Türkiye'de geçmişten bu güne evrensel hukuk kurallarının, temel hak ve hürriyetlerin dönem dönem ihlal edildiğine dikkat çeken Av. Çiftçi, “Halkın hukuka olan güveninde dikkate değer düşüşler yaşanıyor. Hukuk devletinin temel taşı bağımsız yargıdır. Bağımsız yargının da olmazsa olmazı bağımsız savunmadır. Hukuka hak ettiği, duyulması gereken güveni tam olarak sağlamak için veya bir başka değişle demokratik hukuk devleti olabilmek için, öncelikle kuvvetler ayrılığı ilkesine lafta değil özde inanmamız ve uygulamamız gerekmektedir. Bir devlet içerisinde gerçek manada hukukun üstün olduğunu söyleyebilmek için, iç hukuk normlarının evrensel hukuk normlarına uydurulmuş ve devletin tüm mekanizmalarının da önceden tespit edilmiş bu normlar çerçevesinde işletilmesi gerekir. Hukuk kuralları tüm bu mekanizmaların üstünde olmalı ve keyfi davranışları engelleyebilmelidir.” dedi.
“SOSYAL BARIŞI VE HUZUR ADALETLE SAĞLANIR”
Son dönemlerde adalet adına yapılan gelişmelerden bir kısım siyasi endişelerle geri adım atıldığını ifade eden Çiftçi, “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili kanun değişikliği, sosyal paylaşım sitelerinin kapatılması kararları, Adli Kolluk Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikler, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan bir kısım çelişkili değişiklikler bunlara en açık örnektir. Bunların yanında olumlu gelişmeler de yaşanıyor. Olumlu gelişmelerin bariz örneği özel yetkili mahkemelerin kapatılması, tutukluluk sürelerinin kısaltılmasıdır. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde en kısa sürede bir bütün olarak adalet kurumuna olan güven en üst düzeyde yeniden tesis edilecektir. Çünkü güçlüye karşı zayıfın ve mazlumun sığınacağı son kapı adalet kapısıdır yargı kapısıdır. Bu güveni en üst düzeyde yeniden tesis etmek için, Yasama ve Yürütmeye düşen görevden çok ama çok daha fazlası yargıya düşmektedir. Yargının; evrensel hukuk kuralları ile donanımlı, toplumun değer yargılarına saygılı, demokratik eğilimlere duyarlı, tarafsız ve bağımsız olması gerekir. Ancak bu durumda hem halk nezdinde hak ettiğini güveni yakalar, hem de diğer güçlere karşı koyabilir. Bu taktirde, temel hak ve hürriyetleri teminat altına alabilir, sosyal barışı ve huzuru sağlayabilir.” diye konuştu.
“YARGIYI ENGELLEYEN DEĞİL, VERİLEN KARARIN MEŞRUİYETİNİ SAĞLAYAN TEMEL TAŞIZ”
“Adalet, her zaman herkese gereklidir” diyen Baro Başkanı Av. Çiftçi, şöyle devam etti:
“Savunma ve savunmayı icra eden avukatlar adaletin temini bakımından, yargılamanın mutlak ve ayrılmaz unsurlarıdır. Aksi halde, savunma hakkı kısıtlanmış bulunan bir kişi ile ilgili verilen karar, ne kadar hukuki olursa olsun hiçbir zaman adil olmayacaktır. Adalet dağıtmak dünyanın en nazik işi olduğu kadar, en onurlu işidir. Bu nedenledir ki, bir saat adaletle hükmetmek, bin yıllık nafile ibadetten hayırlı kabul edilmiş, bunun için en büyük övgülerin adaletin keskin kılıcına yöneltildiği kabul olunmuştur. Adalet teşkilatının sorunlarının olduğu gibi, adaletin bir parçası olan savunmanın da, kendine özgü ayrı sorunları her geçen gün büyüyerek devam etmektedir. Tüm devlet birimlerinin savunma mesleğine olan bakış açısını değiştirmesi gerekir. Biz yargının kurucu unsuruz. Biz yargıyı engelleyen değil, verilen kararın meşruiyetini ve adaleti sağlayan temel taşız. Bu nedenle, barolarca ve Türkiye Barolar Birliğince kabul edilebilecek çağdaş bir avukatlık kanunu en kısa sürede meclisten geçmelidir. CMK ve HMK görevlendirmeleri angarya olmaktan çıkartılmalıdır. İddia ve savunma mutlaka eş güçler olarak düzenlenmelidir. Avukatların can güvenliğini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Yasal düzenlemeye rağmen, resmi kurumların avukatlara evrak vermeme direnişine dur denilmelidir. Kamu avukatlarının haklarının teminat altına alınması bağlamında baroya kayıtlan zorunlu olmalı, özlük haklan avukatlık kanunu ile düzenlenmeli, tüm kurum avukatlarının özlük haklarında yeknesaklık sağlanmalıdır. Uluslararası avukatlık şirketlerinin ülkemizde çalışması mutlaka engellenmelidir.”
Konuşmanın ardından anıt önünde avukatlar, hatıra fotoğrafı çektirdi.