Düzce depremini değerlendirdi
Jeoloji uzmanı Prof. Dr. Gökçeoğlu, Düzce depremini değerlendirdi.
Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu, Düzce depreminin yüzeye yakın gerçekleşmesi dolayısıyla ciddi bir deprem olduğunu belirterek, Düzce'nin iyi hazırlandığı için bu depremden başarılı çıktığını bildirdi.
Gökçeoğlu, bu gece Düzce Gölyaka'da meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki deprem ve olası İstanbul depremine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Depremde hasar oluşmamasının sevindirici olduğunu, kendisinin de yarı uyanıkken depreme yakalandığını belirten Gökçeoğlu, ilk aklına gelen şeyin büyük İstanbul depremi olabileceğini düşünerek, kaygılandığını ifade etti.
Gökçeoğlu, şöyle konuştu:
"Deprem çok şükür ki, Gölyaka ilçesinde bulunan Kuzey Anadolu fayının küçük bir segmenti üzerinde gerçekleşti. 5,9 aslında ciddi bir deprem. Daha önemlisi bu deprem çok sığ bir deprem. Çok sığ bir deprem olması sebebiyle yüzeye yakın çok geniş alanda hissedildi. Bu deprem, son dönemlerde yaşadığımız diğer depremlere kıyasla oldukça sığ bir depremdir. Bu biraz sürprizdi ama fay mekanizması açısından Kuzey Anadolu fayı genel karakteristiklerini gösteriyor."
Gökçeoğlu, Türkiye'nin doğusunda 1939'daki Erzincan depremiyle başlayan bir deprem silsilesi olduğunu, 8 büyüklüğünde olan Erzincan depremi ile başlayan süreçte 1999'da Kocaeli ve Düzce depremleri ile bu kısımların kendi dönüşümünü tamamladığına işaret etti.
Marmara'nın Kuzey Anadolu fayı üzerinde arada kırılmamış sismik boşluk olarak durduğunu belirten Gökçeoğlu, şu bilgileri verdi:
"Kuzey Anadolu fayı üzerinde beklediğimiz en büyük deprem yakın tarihte olabilecek İstanbul depremi. Bu da Marmara içindeki ana kol üzerinde gerçekleşecek. 1999-2000'li yıllarda yapılan çalışmalarda yaklaşık yüzde 65 olasılıkla önümüzdeki 30 yıl içinde gerçekleşeceği olasılık hesaplarıyla ortaya konulmuş durumda. Yani biz gitgide bu büyük depreme yaklaşıyoruz ve bu depreme hazırlıklı olmamız gerekiyor."
"Düzce depreminden başarılı çıktık"
Gökçeoğlu, deprem sonrasında herkesin kendine ders çıkarması gerektiğinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Biz bu depremden oldukça başarılı çıktık. Bir insanımız dahi bina yıkılması ve enkaz sonucu bu depremde ölmedi çok şükür. Bu büyük başarı. Ufak, tefek işte hasarlar olmuştur, sıva dökülmüştür, evin içerisinde dolap düşmüştür veya cam kırılmıştır. Bunlar olur, bunlar önemli değil. Bir depremde bir yapının insanı öldürmemesi yani tamamıyla yıkılmaması hedeflenir ki bu depremde çok şükür hiçbir binamız yıkılmadı, kaldı ki Düzce'nin zemin şartları oldukça kötü ve zayıf zeminler var. Bu zayıf zeminlerde kolaylıkla sıvılaşma ve her türlü olumsuz zemin davranışı gerçekleşiyor. Düzce'de özellikle 1999 depreminden aldığımız dersler bugün geldiğimizde 20 küsur senede 5,9 büyüklüğünde bir depremde bir kişinin bile bina altında kalmadan, kurtulmamızı sağladı, işte doğal tehlike bu deprem. Yüzlerce, binlerce insanımızı kaybetseydik doğal afet olacaktı. Bu deprem aslında bir doğal tehlikenin doğal tehlike olarak kaldığını gösteriyor. Dinar depremi 6 büyüklüğündeydi yüzlerce insanımız öldü. Demek ki biz buradan ciddi dersler çıkarmışız. Deprem öldürmüyor, depremden korkmamak lazım, kötü binadan korkmak lazım."
Marmara doğusunda olan her depremin Marmara'ya yüklendiğini belirten Gökçeoğlu, İstanbul depremi olasılığının biraz daha arttırdığını kaydetti.
"Bütün İstanbul'un kentsel dönüşümünü bitirene kadar vaktimiz yok"
Candan Gökçeoğlu, İstanbul deprem hattında bir sismik boşluk olduğunu ve 7,2 ile 7,4 arasında bir depremi öngördüklerinin belirterek, şunları kaydetti:
"Her gün yaklaşıyoruz İstanbul depremine. Bunun için bir an önce İstanbul'da altyapısı, deprem anında hazırlıkları ve hepsinden daha önemlisi kentsel dönüşümün çok acil tamamlanması lazım. Kentsel dönüşüm, büyük deprem olana kadar ne kadar hızlı tamamlanırsa, o kadar çok insan kurtaracağız ve o kadar az hasarla atlatacağız. Bütün İstanbul'un kentsel dönüşümünü bitirene kadar vaktimiz yok. Bütün paralarımızı oraya harcasak bile o kadar vaktimiz yok. O depremi yaşayacağız ama şu anda acil kentsel dönüşüm bekleyen İstanbul'da sanırım 50 bin gibi bir bina rakamı var. Bunun 10 binini yaparsak riski yüzde 20 azaltmış olacağız. 20 bini yaparsak yüzde 40 azaltmış olacağız riski. Dolayısıyla ne kadar hızlı yaparsak o kadar iyi olacak. Bir an önce belediye, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve devletin ilgili diğer kurumların bu konuda bunu tamamen siyaset üstü görerek, ele verip bu işleri hızlandırması gerekiyor. Yapılıyor ancak mümkün olan en yüksek hızda bunu yapmamız gerekiyor. 1999'da yıkılan Düzce, 2022 senesinde maşallah depremden ders aldı ve yıkılmadı. Düzce'nin depreme hazırlanmasında emeği geçenlere minnet duygularımı ve teşekkürlerimi belirtmek istiyorum çünkü deprem oldu ama yıkım olmadı. Sadece yıkımdan değil kazançtan da ders almalıyız."
"Vatandaşlarımız oturdukları bina standart mühendislik hizmeti almış mı incelesinler"
Candan Gökçeoğlu, olası bir İstanbul depreminde Anadolu yakasının zemin şartlarının iyi olduğunu, fakat Avrupa yakasının zeminde sıvılaşma problemi olmasından dolayı sıkıntılar bulunduğunu kaydetti.
Bir binanın deprem anında çok sallanmasının hasar olmadığı takdirde tehlikeli arz etmediğini, zemin yapısının gevşek olmasının sallanma süresini uzattığını belirten Gökçeoğlu, "Genelleme yapmak zor ama söyleyeceğim tek şey vatandaşlarımız oturdukları bina standart mühendislik hizmeti almış mı, zemin etüdü ve yapılaşma süreci, bina projeleri alınmış mı, bunları incelesinler. Bunlar yapılmışsa bence neredeyse insan ölümü, insanın yaşamını kaybetmesi imkansız. Ufak, tefek hasarlara insanlar çok takılmasınlar." dedi.
İstanbul'un yanı sıra İzmir'de deprem olasılığının yüksek olduğunu belirten Gökçeoğlu, Marmara depremi verileri kadar net olmasa da İzmir'in de yakın zamanda 6 üzerinde bir deprem riski taşıdığını söyledi.
Düzce depreminin Türkiye'de illerin deprem derece sınıflandırmasını ve ivme değerlerini çok değiştirmeyeceğini belirten Prof. Dr. Gökçeoğlu, vatandaşlara şu uyarılarda bulundu:
"Lütfen depremden korkmayalım, deprem hep olacak, hep yaşayacağız. Kötü binadan, kötü yapılaşmadan korkalım. Lütfen herkes mühendislik hizmeti almaktan çekinmesin, düzgün mühendislik hizmeti hem hayat kurtarır hem de hayatımızın konforunu artırır."