Devlet Bahçeli Kastamonu'da
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin mitingine katılmak üzere Kastamonu'ya geldi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milli birlik ve beraberliklerini yansıtan yeni anayasa yapacaklarını belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurtdışına çok sık seyahat ettiğini ve tek gitmediği yerin Antartika olduğunu söyledi. Bahçeli, ayrıca Türkiye'de atanamayan öğretmen kalmayacağını ifade ederek, İmralı ile yürütülen müzakerelerin de son bulacağını kaydetti.
7 Haziran genel seçimleri öncesi Çankırı mitinginin ardından ikinci mitingini Kastamonu'da yapan Bahçeli, geçmişi kahramanlıklarla dolu Kastamonu'da olmaktan son derece mutlu ve bahtiyar olduğunu belirterek, 'Kastamonu milli bir heyecanla kucağını açmıştır. Kastamonu milli bir doğruluşla Türkiye sevdasında buluşmuştur. Cenabı Allah'a bizleri size kavuşturduğu için şükrediyorum' dedi.
Şehit Şerife Bacı'nın güç bela yürüttüğü kağnısı sayesinde burada olduklarına yürekten inandıklarını açıklayan Bahçeli, 'Sorumluluğumuz çok büyük, sırtımızdaki vebal çok ağırdır. Ne var ki, ihanete bilerek teslim olan, ihanetle aynı kadroya yazılan, ihanetten dolayı şuurunu kaybetmiş bir iktidar Türkiye'yi mahvın eşiğine getirmiştir. Bir Şerife Bacı'ya, bir de bugünkülere bakınız. Bir Şerife Bacı'yı hatırlayın, bir de bugünkü hıyanete batmış siyasi kadrolara odaklanın. AK Parti, PKK'yla sarmaş dolaştır. AK Parti Türkiye'ye kan kusturan, Türk milletinin kanını döken vahşi terör örgütüyle yanak yanağadır. Geçtiğimiz 28 Şubat günü Dolmabahçe'deki Başbakanlık ofisinde AK Parti'li bakanlar ile PKK'nın siyasi uzantılarının açıkladığı 10 maddelik 'bölünme manifestosu' ile ihanet resmiyet kazanmıştır. Ortak açıklamayla AK Parti ile PKK eşitlenmiştir. İmralı canisinin dikte ettiği bu 10 madde, Türkiye'nin bölünmesinin kirli ve kanlı yol haritasıdır. Bu on madde, PKK'nın bölücü taleplerinin yuvarlak ve örtülü ifadelerle şifrelenmiş halidir. Erdoğan sonradan çark etmiş ve Dolmabahçe'deki karanlık sahneleri yanlış bulduğunu itiraf etmek zorunda kalmıştır. Aslında Erdoğan hükümeti anında beş pula satmış, Davutoğlu'nu kapıda bırakmış, kendisini kurtarmaya çabalamıştır. Ancak yıllarca PKK'yla pazarlık yapan kendisidir. PKK'ya kucak açan ve şereften sınıfta kalan kendisidir. Dolmabahçe'deki rezaleti hazırlayan, İmralı canisiyle birlikte bizatihi şahsıdır. İmralı ihanet müzakereleri Dolmabahçe'de ilan edilen hain esaslara göre yürütülecektir. 7 Haziran seçimlerinden sonra AK Parti ile PKK'nın ortaklaşa hazırlayacağı yeni Anayasa'nın omurgasını ve çatısını burada açıklanan hususlar oluşturacaktır. AK Parti ile PKK kurguladıkları yeni 'demokratik cumhuriyet'i bu temeller üzerine bina etmek için kolları sıvamıştır. Yeni vatan, millet ve yeni kimlik tanımını teröristbaşı dikte ettirmiştir. PKK'ya özerklik, teröristlere af ve bebek katiline serbest kalarak siyaset yolunun açılması, bu süreçte sonuçlandırılacak ve yeni Anayasa ile tescil edilmesinin zemini oluşturulacaktır' dedi.
'İMRALI MÜZAKERELERİ, SİLAH TEHDİDİ ALTINDA SÜRMEKTEDİR'
Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Şimdi Erdoğan sandığı görünce birdenbire değişmiştir. 7 Haziran'a kadar HDP ve PKK'yla sanal gerilim oluşturmuştur. Biliniz ki, Erdoğan yeni bir yalan rüzgarı estirmektedir. Biliniz ki, Erdoğan Zerdüşt dedikleriyle birlikte milletimize yeni bir tuzak kurmaktadır. PKK silah bırakacak, terör bitecek diyorlardı. Huzur gelecek, silahlar susacak, teröristler sınır dışına çıkacaktı. PKK silah bırakmadığı gibi silahtan da vazgeçmemiştir. İmralı müzakereleri, silah tehdidi altında sürmektedir. Terör örgütü sadece, AK Parti'den istediklerini alıncaya kadar eylem yapmayacağını söylemektedir. Bunun ön şartı da, Türk ordusunun PKK teröristlerine karşı silahlı mücadeleden vazgeçmesidir. Tahkim edilmiş çatışmazlıktan kastedilen karşılıklı ateşkestir. AK Parti hükümeti, PKK'nın bu dayatmasını da alçakça kabul etmiştir. Erdoğan, bu kepazeliğe onay vermiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri, silahlı PKK teröristlerini görmezden gelecek ve kışlalarına çekilerek bekleyecektir. Bunun anlamı ve sonucu açıktır; terör örgütü PKK ile Türk Silahlı Kuvvetleri eşitlenmiştir. Türk ordusunun komutanlarının bunu nasıl içlerine sindirdikleri meçhulümüzdür.'
'Türkiye Cumhuriyeti Erdoğan'a göre tehdit listesi tanzim etmektedir' diyen Bahçeli, 'Erdoğan'ın kızdığı, düşman olduğu kim varsa kırmızı kitaba girmeye adaydır. 29 Nisan'daki MGK toplantısında, iç ve dış güvenlik ortamında meydana gelen değişiklikler dikkate alınıp Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin güncellendiği açıklanmıştır. Değişen iç ve dış güvenlik ortamından kastedilen nedir? Kimler tehdit algılaması kapsamına alınmıştır? Kırmızı kitap kimin koltuğunun altındadır, kimin çıkarına göre yazılıp çizilmektedir? Yolsuzluğa bulaşan bir iktidar tehdit değil midir? Hainlerle düşüp kalkan, Türkiye'nin güvenliğini felç eden bir iktidar tehdit görülmeyecek midir. Tehdit varsa, PKK'dır. Tehdit varsa, Erdoğan'dır, AK Parti'dir. Tehdit varsa, 12 yıl AK Parti'yle kol kola girip kumpasa ortak olanlardır. Tehdidi başka yerde aramaya gerek yoktur. Tehdidin piri Beştepe Hanedanlığıdır' ifadelerini kullandı.
'PKK, SİLAH ZORUYLA ALAMADIKLARINI YENİ ANAYASA İLE ALACAK'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'na seslendiğini belirten Bahçeli, Kastamonu'ya gelip tavizsiz duruşu görmelerini istedi.
PKK'nin silah zoruyla alamadıklarını Erdoğan ve Davutoğlu'nun yeni Anayasa ile kendilerine vermelerini beklediklerini söyleyen Bahçeli, şöyle konuştu:
'Yeni Anayasayı İmralı, Kandil, PKK, Erdoğan, Davutoğlu ve AK Parti müzakere edecek ve birlikte yazacaklardır. PKK'nın kimlik, egemenlik hakkı, özerk yönetim, Kürtçe dil, teröristlere genel af ve İmralı canisinin serbest bırakılması dayatmaları bir bir karşılanacaktır. Bunun karşılığında da Erdoğan 'Başkan' olacaktır. Erdoğan'ın başkanlık ihtirasları ile PKK'nın Türkiye'yi bölme emelleri örtüşmüştür. Her ikisi de yeni Anayasa'ya bel bağlamıştır. PKK'nın siyasi uzantısı partinin seçimlere bağımsız adaylarla değil, parti olarak girme kararı da bu oyunun bir parçasıdır. PKK partisi yüzde on barajını geçerse, daha büyük bir güçle Meclis'e girecek ve AK Parti'nin sayısal eksiğini tamamlayarak yeni Anayasa'yı birlikte yapacaklardır. Baraj altında kalırlarsa, Güneydoğu'daki oylar AK Parti'ye gidecek ve bu durumda AK Parti, Anayasa'yı tek başına değiştirecek çoğunluğa ulaşacaktır. Her yol, Türkiye'nin bölünmesine çıkmaktadır. Hesap pis, oyun acımasız ve Türkiye aleyhinedir. Ülkemiz ne hazindir ki İmralı-Kandil-Beştepe/AK Parti ihanet ve melanet üçgeni içine hapsedilmiştir. Türkiye'nin kaderi; İmralı canisine, Kandil çetelerine, Erdoğan ve Davutoğlu'na teslimdir. Şu rezalete, şu kepazeliğe bakınız ki; Türkiye AK Parti-PKK ihanet ortaklığı sayesinde büyüyecek, demokratikleşecek ve özgürleşecektir. Yeni demokratik cumhuriyeti bunlar kuracak, bunlar Türkiye'nin önünü açacak ve uçuracaktır. İmralı canisinin barış güvercini, PKK teröristlerinin özgürlük havarisi, despot Erdoğan ve uydusu Davutoğlu da demokratikleşme misyoneri olacaktır.'
'Milliyetçi Hareket'in iktidarında İmralı'daki müzakere masasının başlarına yıkılacağını' ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
'Bu süreçte rol alan tüm siyasetçilerden ve kullandıkları bürokratlardan adalet önünde hesap sorulacaktır. Dönemin Başbakanı Erdoğan, bu ihanet açılımının baş mimarıdır, terörist başıyla birlikte eş başkanıdır. Açıkça anayasa suçu işlemiştir. Bugün Cumhurbaşkanlığı makamına kaçmış olması, kendisini siyasi ve hukuki sorumluluktan kurtaramayacaktır. Bu süreçteki rolü ve konumu, vatana ihanet kapsamında görülecek ve gereği tereddütsüz yapılacaktır. AK Parti hükümeti İmralı sürecinde başta MİT eski müsteşarı olmak üzere bazı bürokratları aracı, müzakereci, postacı ve kurye olarak kullanmıştır. Bu bürokratlar da Türkiye'ye ihanetin bedelini ödeyecektir. Milletvekili dokunulmazlığı veya özel koruma yasaları kendilerini hesap vermekten kurtaramayacak, hukuk tümünün yakasına yapışacaktır.'
'ERDOĞAN'IN, DÜNYA ÜZERİNDE GİTMEDİĞİ YER SADECE ANTARTİKA KALMIŞTIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünya üzerinde gitmediği yerin sadece Antartika kaldığını belirten Bahçeli, şunları kaydetti: 'Erdoğan bir yanda dünya turu atarken, diğer yanda başkanlık sistemi için kulis ve siyasi çalışma yapmaktadır. Bu şahıs, Başbakan olduğu dönemde, Mart 2003'den Mart 2014'e kadar 11 yılda 93 ülke gezmiş, 305 defa yurt dışı seyahatine çıkmıştır. Elde edilen koca bir sıfırdır. Cumhurbaşkanı olarak, 1 Eylül 2014'ten 27 Nisan 2015'e kadar 27 ülkeye gitmiştir. Sonuç yine hüsrandır. Erdoğan, harcırah zengini olmuş çıkmıştır. Erdoğan, ülke ülke gezmiş, komşularla düşman olmuştur. Uçaklardan inmemiş, Türkiye yalnızlaşmış, içe kapanmıştır. Erdoğan, dünya üzerinde gitmediği yer sadece Antartika kalmıştır ki, yakında oraya gitmesi de an meselesidir. 11 defa Suriye'ye gitmiştir. 17 Asya ülkesinden en çok Rusya'ya yolculuk yapmıştır. Putin ve Esad rol modeli olarak çoktan Erdoğan'ın aile albümündeki yerini almışlardır. Esad dost iken hasım olmuş, Putin ihalesiz aldığı işlerle sırtı sıvazlanmış ve şimdilik gönlü edilmiştir. Erdoğan baştan ayağa Türkiye'ye zarardır. 16 ayda 2,8 milyar liralık bütçesiyle Kastamonu'nun hakkını yemiştir. Kaçak ve karanlık sarayla kul hakkını gasp etmiş, haram deryasında boğulmuştur. Ayakkabı kutularına sizlerin emeğini, gelirini, göz nurunu doldurmuştur. Kastamonu çalışmış, havuzcular yemiştir. Kastamonu üretmiş, bakan ve Başbakan çocukları götürmüştür. Bunlar haramzadedir, bunlar hırsızdır, bunlar rüşvetçidir, bunlar siyasi yolsuzluk çetesidir.'
BAHÇELİ, DAVUTOĞLU'NUN KASTAMONU'DAKİ AÇIKLAMALARINA CEVAP VERDİ
Erdoğan'ın muhalefetle polemik yaptığını ve Başbakan Davutoğlu'nun ise kayıplarda olduğunu iddia eden Bahçeli, şöyle devam etti: 'Ortaya çıktığı zamanlarda da Erdoğan'dan öğrendiği iftira ve ithamları önüne gelene savurmaktadır. En son Kastamonu'ya geldiğinde de aynısını yapmıştır. Burada 2001'de Türkiye'nin tank yapıp yapmadığını sorgulamış, bize milliyetçilikle ilgili laf yetiştirmiştir. Davutoğlu, Türkiye tank da yaptı, top da yaptı, hatta uçak bile yaptı. Sen ülkene öyle yabancılaşmış, gerçeklere öyle sırtını dönmüşsün ki, neyin yapılıp yapılmadığını bilmeyecek kadar cehalete gömülmüşsün. Tank yaptık yapmasına, ama çok şükür yolsuzluk yapmadık, rüşvet yemedik, harama ortak olmadık. Kastamonu'da Türkmenleri vermeyiz diyemediğimi utanmadan, sıkılmadan dile getirmiştir. Davutoğlu, sen Türkmenleri öldürenleri ağırlayıp onlara abi derken; biz Kerkük için ağlıyorduk, Musul için feryat ediyorduk, Tuzhurmatu için yas tutuyorduk. Sen ve hükümetin Türkmenleri cinayetlerle yüz yüze bırakırken, Türkmeneline elimizi uzatıyor, acıları yüreğimizde duyuyorduk. Sen Barzani'yle kucaklaşıp Türkmen katillerine sevgi gösterileri yaparken, biz yardım konvoylarımızı soydaşlarımıza sana ve işbirlikçilerine rağmen ulaştırıyorduk. Davutoğlu sen kim, Türkmenlerden bahsetmek kimdir. Türkmenler sınırlarda beklerken, kulağını tıkayan, Doğu Türkistan'da yaşanan kıyıma sessiz kalan korkaklar kümesinde sen ve zihniyetin sıra sıra dizilmiştir. Biz, elbette bir tek Türkmen kardeşimizi vermeyiz. Biz, elbette bir tek mazlumu çaresiz bırakmayız. Çünkü biz, Allah'tan korkar, Türk milletinin engin ve tarihi kucaklaşmasından besleniriz. Sen ve hükümetin ise bölücülerle buluşur, Türkmen katilleriyle söz kesersiniz. Ankara'da milliyetçilik yaptığımı söyleyen Davutoğlu, sen Kandil'de PKK'lı, İmralı'da müzakereci olduğunu, iradeni Erdoğan'a çoktan bedelsiz devrettiğini artık görmeli ve anlamalısın. Erdoğan, Davutoğlu'na artık güvenmediğini her haliyle ispatlamaktadır.'
'ERDOĞAN, KİŞİSEL KARİYER KAYGISINDADIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişisel kariyer kaygısı içerisinde olduğunu iddia eden Bahçeli, 'Erdoğan diyor ki, başkanlık sistemi gelirse Türkiye çok başlılıktan kurtulacak; birdenbire, sanki sihirli el değmişçesine siyasi rahatlığa, ekonomik refaha kavuşacakmış. Yalanın bu kadarına pes doğrusu denir. Erdoğan, iyi ve olumlu ne varsa başkanlık sistemine atfetmekte; kötü ve sorunlu ne görüyorsa parlamenter sistemin hanesine yazmaktadır. Başkanlık sistemi, sanki yeryüzü cennetinin siyasi ve idari yapılanmasıdır. Parlamenter sistem ise, sanki kabusun diğer ismi, krizin diğer yüzü gibi gösterilmektedir. Bu yorum ve değerlendirmelerin somut belge ve bilgiye dayalı makul ve mantıklı hiçbir yanı yoktur. Erdoğan boş konuşmakta, milletimizin saf ve temiz duygularını siyasi hesaplarına vasıta yapmaktadır. Gömlekçi Erdoğan, Anayasal sistemi gömemeyecektir. Buna en başta aziz Kastamonu izin vermeyecektir. Erdoğan kendi adına paye arayışındadır. Kişisel kariyer kaygısındadır. Başkan olamazsa, sistemi yıkamazsa sonunun iyi olmayacağını bilmektedir. Erdoğan başkanlık sistemini Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini garantiye almak maksadıyla istediğini söylemektedir. Bu zihniyet; tek başına 78 milyona dayatmayla, tezvirat ve gıybetle diktatörlük aşısı yapmaya çalışmaktadır. Ve seçilmişten diktatör olmaz diyerek cahilliğini göstermektedir. Hitler demokratik yollardan seçilmişti, fakat milyonlarca insanın hayatına mal olduğu, hala beşeriyetin hafızasından çıkaramadığı faciaları yaşattığı açık bir gerçektir. Erdoğan bu sistemle yolumuza devam edemeyiz demektedir. Biz Erdoğan'ın nasıl yürüdüğünü, nereye yürüyeceğini aşağı yukarı biliyoruz. Ve bu yolun sonunda objektif ve tarafsız hukuk olduğunu, Yüce Divan'ın kendisini beklediğini şimdiden görüyoruz' diye konuştu.
'SON İKİ YILDA YOKSUL VATANDAŞIN SAYISI 7 MİLYON ARTTI'
AK Parti iktidarında son iki yılda yoksul vatandaşların sayısının 7 milyon arttığını ileri süren Bahçeli, '2014 yıl sonunda yardıma muhtaç insan sayımız 30 milyon 500 bine ulaşmıştır. Nüfusumuzun yüzde 39'unun aylık geliri 270 liranın altındadır. Türk milleti sevdalısını aramaktadır. Kastamonu hizmetkarını gözlemektedir. Türk vatanı elinden tutacak kudreti beklemektedir. Ve ne mutlu ki aranılan güç buradadır. Beklenilen kudret bu meydandadır. Bu gidişata tek çare, MHP'dir' dedi.
MHP'NİN 7 HAZİRAN GENEL SEÇİMLERİ VAATLERİ
Emekli vatandaşların düşük aylığından dolayı geçinemediklerini anlatan Bahçeli, 'Emekli kardeşim, zor hayat şartlarına mahkumsun. Hatta karnını doyurmak için ek iş yapıyorsun. Emeklilerimize sesleniyorum, Mart ayında bin 400 ve Eylül ayında bin 400 lira olmak üzere yılda toplam 2 bin 800 lira Emekli Destek Ödeneği almak için bizimle yürüyün. Mazlumlar, ezilenler, itilip kakılanlar bizimle yürüyün. Çiftçi, esnaf, işçi, memur ile Cumhurbaşkanı ve milletvekili emeklisine aynı tutarda ödenek vermek için bizimle yürü Kastamonu. Emeklilerimizin banka promosyonu alabilmeleri için bizimle yürü Kastamonu. Esnafın emekli aylığından kesilen sosyal güvenlik destek priminin kaldırılması için bizimle yürü Kastamonu. Şahit olun, sözümüz sözdür; emekli aylıkları arasındaki eşitsizlik gidereceğiz, emekli aylığı hesabındaki refah payını yükselteceğiz. Emeklilikte yaşa ve prim gün sayısına takılan vatandaşlarımızın mağduriyetlerini çözeceğiz' şeklinde konuştu.
Asgari ücretle çalışanların neler çektiklerinin farkında olduklarını vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Asgari ücreti net bin 400 liraya çıkarmak, büyük şehirlerde her ay 100 lira şehir içi ulaşım desteği vermek, evi olmayan muhtaç ailelere 250 lira kira yardımı yapılacak. Büyükşehirlerde evi olmayan asgari ücretle geçinen kardeşimizin bin 750 lira alabilecek. İmamsız ve müezzinsiz cami kalmayacak. Köy ve mahalle muhtarları maaşlarının en az asgari ücret kadar yükselmesi, yani en az bin 400 lira olacak. Köy ve mahalle ihtiyar heyetinde görev alan kardeşlerim her ay 150 lira huzur hakkı alacak. Çiftçi kardeşim Allah'ın izniyle yüzünü güldüreceğiz. Başta mazot, gübre ve yem olmak üzere temel girdileri ucuza alabileceksin. Ve mazotta, gübrede, ilaçta, tohumda, yemde, fidede, ÖTV ve KDV'yi tamamen kaldırılacak. Belinizi büken mazotu 1 lira 75 kuruşa indirilecek. Tarımı canlandırmak, çiftçimizi, hayvan üreticimizi borçtan dertten kurtaracağız. Tarımı canlandırmak, çiftçimizi, hayvan üreticimizi borçtan dertten kurtaracağız. Hayvan üreticilerinin yem ve kepek başta olmak üzere, kullandıkları girdilerdeki KDV'yi yüzde 1'e düşüreceğiz. Orman köylüsünün mağduriyetini gidermek için, 2/B sorununu adil bir şekilde çözmek için bizimle yürü Kastamonu. Esnaf ve sanatkar kardeşim, yeni işyeri açtıysan, beş yıl süreyle gelir vergisinden seni muaf tutacağız. İlave olarak, kendi adına ödediğin sigorta primlerinin yarısı beş yıl süreyle devlet tarafından karşılanacaktır. Şoför esnafımız duy sesimizi, aldığın yeni ticari araçtan 10 yıl kullanmak kaydıyla KDV ve ÖTV almayacağız. Kamyon, otobüs, dolmuş ve taksi şoförlerimiz çalışma sürelerinizin her 4 yılı için bir yıl fiili hizmet zammı alacaksınız. Esnaf, Bağ-Kur emeklilerimizin aylıklarını iyileştireceğiz. Gerçek manada intibak düzenlemesini yapacağız. Emekli aylıkları arasındaki eşitsizlikleri gideceğiz. Esnaf ve sanatkarımızın emekli aylığından sosyal güvenlik destek primi kesilmesine son vereceğiz. İşsiz kardeşim meraklanma, Üreten Ekonomi Programımızla her yıl 700 bin insanımıza iş sağlayacağız. Yoksul kardeşim, 33 gün daha dayan, senin sorunlarını hepten bitireceğiz. Bugüne kadar kim hangi ad altında, hangi tutar ve miktarda yardım alırsa alsın, anasının ak sütü gibi helali olan sosyal yardım ve desteklerden kesinlikle mahrum bırakılmayacaktır. Ve de bu yardımlar refah artışı kapsamında artırılıp devam ettirilecektir. Muhtaç durumda olan ailelerimizin en az bir ferdine iş vereceğiz. İş sağlanana kadar, asgari ücretin yarısı kadar, yani 700 lira 'Aile Desteği' adı altında ödeme yapacağız. 65 yaşını doldurmuş kardeşlerim, size ödenen aylığı 300 liraya çıkaracağız. Yaşlısına bakmakla yükümlü ailelere sosyal bakım yardımını helalinden vereceğiz. Kamuya ait atıl arazileri yoksullarımıza vermekle kalmayacak, istihdam amaçlı olarak bedelsiz büyük ya da küçükbaş hayvan vereceğiz. Evi olmayan muhtaç ailelerimize sosyal konut sağlayacağız. Veya 250 lira kira yardımı yapacağız. İlköğretime ve ortaöğretime devam eden evlatlarımızın annelerine muhtaçlık durumlarını dikkate alarak en az 50 lira vereceğiz. 6 yaş altı bebek ve çocuklar ile hamile veya loğusa annelere şartlı sağlık yardımını artıracağız. 200 kilovat saat elektrik tüketen ve ödeme gücü olmayan vatandaşlarımıza faturanın yüzde 75'ini geri ödeyeceğiz. Engelli kardeşim seni asla unutmayız. 18 yaşını doldurmuş ve başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyen engellerimize 600 lira, diğer engelli aylığı ve 18 yaş altı engelli aylığını 400 liraya çıkaracağız. Muhtaç durumdaki ailelere aylık temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri Harcama Kartları, Hilalkart uygulamasına geçeceğiz. Aylık almayan annesi ya da babası veya her ikisi de vefat etmiş evlatlarımız, size de her ay 100 lira cep harçlığı vereceğiz. Gazilerimize 3 bin 600 günde emekli olma hakkı getireceğiz. Bütün şehit yetimlerine iş imkanı sağlayacağız. Öğretmenlerimizin 3 bin 600 ek göstergeden istifade etmelerinin önünü açacağız. Öğretmenlerin özür grubu tayinlerinde yaşanan sorunları bitireceğiz. Ek ders ile eğitim ve öğretim tazminatlarını yükselteceğiz. Kadrosu olmadan çalışan sözleşmeli, geçici öğretmenlerimizi kadroya almanın yanında, atanamayan öğretmen çilesine son vereceğiz. Her öğrencimize, başarılı olmak kaydıyla, 10 bin liraya kadar yükseköğretim kuponu vereceğiz. Yuva kuracak gençlerimize 10 bin lira tutarında, iki yıl vadeli, faizsiz kredi imkanı sağlayacağız. Emniyet mensuplarımızın çalışma şartlarını ve özlük haklarını iyileştirecek, bu kapsamda polislerimizin ek göstergesini 3 bin 600'e çıkaracağız. Astsubaylarımızın intibaklarını yapacak, haklarını verecek, uzman jandarma ve uzman erbaşların tüm mağduriyetlerini gidereceğiz. Cemevi gerçeğini siyasi kaygılardan uzak bir şekilde kabul edecek ve devlet yardımının önünü açacağız. Gelir dağılımındaki adaletsizliği gidereceğiz. Bölücülüğün ve terörün kökünü kazıyacak, milli birliğimizi ve kardeşliğimizi güçlendirecek yeni bir anayasayı milletimize hazırlayacağız. Biliniz ki başaracağız. Sizler bizimle yürüdükten sonra Türkiye'yi toplumsal onarım ve huzurlu gelecek vizyonumuzla; plan, proje ve stratejik hedeflerimizle şaha kaldıracağız.'
VEDAT YUNUS İKİZOĞLU (İHA)