Demirtaş: Öcalan hakem rolü üstlenecek İzleme Kurulu kurulsun istiyor
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinde Abdullah Öcalan'ın gözlemci olarak üçüncü bir ülke yerine hakem rolü üstlenecek Türkiye içinden izleme kurulu oluşturulmasını istediğini söyledi.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinde Abdullah Öcalan'ın gözlemci olarak üçüncü bir ülke yerine hakem rolü üstlenecek Türkiye içinden izleme kurulu oluşturulmasını istediğini söyledi. Demirtaş Öcalan'ın afla İmralı'dan çıkma gibi bir niyetinin olmadığını da savunarak, 'Af edileyim' gibi bir talep içinde değil. En çok kızdığı şeylerden birisi de 'Apo kendisi için af istiyor' söylemidir.' dedi.
BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı'nda gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Bir yıldır diyalog süreciyle müzakerelerin koşullarının hazırlandığını belirten Demirtaş, geçen bir yılın kayıp yıl olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ifade etti. Demirtaş, 'Öcalan geçmiş 1 yılı kayıp bir yıl olarak değerlendirmiyor. Bir diyalogu ve müzakerelerin koşulları oluştu şimdi.' dedi.
Öcalan'ın afla İmralı'dan çıkma gibi bir niyetinin olmadığını ifade eden Demirtaş, görüşmelerinde Öcalan'ın şu ifadeleri kullandığını anlattı: 'Af edileyim' gibi bir talep içinde değil. En çok kızdığı şeylerden birisi de 'Apo kendisi için af istiyor' söylemidir. Buna çok öfkelendiğini belirtiyor. 'Ben kendim için bir şey istemiyorum, af istemiyorum' diyor. Müzakerelerin koşulları oluşmalı. Ayda, yılda bir gelen BDP heyetini görerek ben nasıl müzakere yürütebilirim. Gazeteciyle, STK ile görüşemiyorum. Bana her şey yasak ama benden boş bir havuzdan yüzmem isteniyor. Ben bunu başaramam. Ben istemiyorum, şiddet tavsiye olsun. Kürt sorunu çözülsün, barış gelsin. Bunun için çaba sarf etmekte istiyorum ama hükümet bana diyor ki 'bu havuzda yüzeceksiniz' ama havuzda bir damla su yok. Şimdi havuzun doldurulması demek müzakere koşullarının oluşturulması demek. Bu gerçekleşirse müzakereler çok hızlı bir şekilde ilerler ve sonuca doğru gidilir.'
ÖCALAN GARANTÖR DEVLET YERİNE İZLEME KURULU İSTİYOR
Çözüm sürecinde Öcalan'ın gözlemci olarak üçüncü bir ülke yerine Türkiye içinden izleme kurulunun oluşturulmasını istediğini belirten Demirtaş, 'Üçüncü bir gözlemci olarak da uluslararası yabancı bir güçten öte Öcalan'ın önerisi Türkiye içinden bir izleme kurulunun oluşturulmasıdır. Garantör bir devletten çok Türkiye içerisinden ağırlığı olan tek taraflı oluşturulmamış tek tarafı temsil etmeyen tarafların hepsinin ortak önerisiyle oluşmuş hakikatleri araştırma ve izleme kurulu. Bu şekilde bu izleme kurulu süreci gözlemleyebilir. Bir hakem rolü üstlenebilir. Taraflara uyarılarda bulunabilir. Önerilerde bulunabilir. Ateşkesi denetleyebilir. Tıkanma olan noktalara müdahale edebilir. Böylesine bir üçüncü göze hakeme bu süreçte ihtiyaç var. İşte bütün bunlar sürecin müzakereye evrilmesinin gerekleridir.'diye konuştu.
ÖCALAN YENİ FORMATLA SÜRECE RUH KATMAK İSTİYOR
Çözüm sürecindeki format konusuna da değinen Demirtaş, Öcalan'ın yeni formatla çözüm sürecine yeni bir ruh kazandırmayı istediğini söyledi. Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Eski format diyalog formatıydı, yani karşılıklı konuşma, birbirini tanıma, ölçme, tartma, karşılıklı olarak birbirini değerlendirme, güven oluşturma eski format buydu. Bu format içerisinde önemli ölçüde mesafe kat edildi. Tümüyle başarısız olundu denilemez. Tümüyle sorun çözülmedi aslında. Öcalan'ın ilk heyetle görüştüğü geçen yıl ekim ayından bu yana kafasındaki plan bu yıl ekim kasımda üçüncü aşamaya geçebilmekti. Silahsızlanma ve normalleşme aşamasına geçebilmekti. Belki takvimde sarkma var. Belki kalıcı çözüme ulaşılamadı ama tümüyle de kayıp bir yıl olarak değerlendirilemez. Müzakerenin önemli bir zemini, koşulu oluştu. Halkın süreci desteklediği ortaya çıktı. Halk desteği ortaya çıkarıldı. Bunlar çok önemli şeylerdi. Bunların heba edilmemesi için Abdullah Öcalan sürece yeni bir ruh kazandırmak istiyor. Yeni formattan kast ettiği budur. Bu ruhla eski mod ile diyalog ruhuyla sorunlar çözülemez. Belli bir noktaya gelinebilir ama ilerleme kat edilemez.'
KANDİL VE ÖCALAN ARASINDA SIKINTI YOK
Kandil'in Öcalan'ı dinlemediğ şeklindeki dedikoduların gerçeği yansıtmadığını kaydeden Demirtaş, 'Bazı hükümet sözcüleri, çevreleri, bazı danışmanları falan 'Kandil Öcalan'ı ezdi geçti, Öcalan'ın dinlemedi' diye söylemlere geçti. Ama öyle değil. Abdullah Öcalan şunu söylüyor: Kandil ben ne dediysem harfiyen uyguladı. Şu dakikaya kadar Kandil benim söylediklerim dışında tek bir adım atmamıştır. 'Kendilerine teşekkür ediyorum' demiştir. Öyle aralarında ayrılık gayrılık olduğu doğru değil. Bir defa bunu netleştirelim.'şeklinde konuştu.
BUNDAN SONRA ÇEKİLME DEĞİL, DAĞDAN İNİŞLERK TARTIŞILMALI
Çekilmenin karakol, baraj yapımı ve hükümetin söylemleri yüzünden yavaşladığını anlatan Demirtaş, 'Öcalan dinlenseydi geri çekime şimdiye kadar bitmişti' dedi. Hükümetin bu fırsatı değerlendirmediğini kaydeden Demirtaş, bundan sonraki süreçte çekilme yerine PKK'lıların dağdan nasıl ineceğinin tartışılması gerektiğini dile getirerek, 'KCK burada eksik, yanlış yapmamıştır. KCK üzerine düşeni yapmıştır. Geri çekilmeyi sürdürmüştür ama bu noktadan sonra artık kimse geri çekilmeyi tartışmamalıdır. Geri çekilme olacak mı olmayacak mı, bu tartışma artık geçmiştir. Şimdi dağdaki insanlar nasıl inecek? Artık bunun tartışılması gerekiyor. Buraya doğru gidiş nasıl olacak. Siyasi çözüm hamlesi ve barış hamlesi iç içe bunlar nasıl gerçekleşecektir. Bunların tartışılması lazım.'dedi. Dağdan inişlerin demokrasiye bağlı olarak hızlanabileceğini ifade eden Demirtaş, 'Bugün KCK veya Öcalan dağdan inişe karşı değil. Sonsuz kadar dağda kalmak için dağa çıkmadılar. Çözüm için çıktılar. Çözümün kapısı açılır aralanırsa tabiî ki dağdan inecekler.' ifadelerini kullandı.
BDP'Yİ KINAYAN VALİLER, İSTİFA EDİP AKP'YE GİTSİNLER
Anadilde eğitimin hükümetin yetkisinde, tasarrufunda olan bir durum olmadığını kaydeden Demirtaş, anadilde eğitim protestolarının amacına ulaştığını, bu konuda kendilerini kınayan valileri de parti olarak şiddetle kınadıklarını ifade etti. Demirtaş, şöyle konuştu: 'Anadilde eğitim ve anadili her alanda kullanma hakkı doğuştan gelir. Kaynakları doğuştan gelen bir haktır. Hükümet şu anda sadece bunu engelliyor. İşte halkımız bunu proteste etmiştir, boykot etmiştir. Öyle katılım düşük falan değildir. Okulların çoğu boş kalmıştır. Valiler büyük bir telaşla koşup BDP'yi kınamakla meşgul olmuştur. BDP'yi kınayan valileri buradan açıkça kınıyorum. Sizin işiniz değil bu. Siyaset yapmak istiyorsanız AKP il teşkilatları orada. İstifa edip gider orada çalışırsınız. Oradan bizi kınayabilirsiniz hakkınız var ama valilik makamında oturup bir partiyi kınayamazsınız, haddiniz değil.'
ANADİLDE EĞİTİMİ BİZ BAŞLATACAĞIZ
'Gün gelecek bu ülkede anadilde eğitim olacak.' diyen Demirtaş, 'Yapılacak. Göreceksiniz. Biz başlatacağız. Devletten hükümetten değil biz yapacağız. Sivil toplumuyla, vakfıyla, üniversitesiyle, özel okuluyla partisiyle sınıflarıyla bizler hazırlığımızı yapacağız. Anadilde eğitimi biz başlatacağız. Ülkenin bölünmediğini görecekler. Ülkenin birbirine düşmediğini görecekler. Kıyametin kopmadığını görecekler. Biz devletten talep içerisinde değiliz. Devlet gölge etmesin başka ihsan istemiyoruz.' dedi.
BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı'nda gazetecilerle bir araya gelerek, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Bir yıldır diyalog süreciyle müzakerelerin koşullarının hazırlandığını belirten Demirtaş, geçen bir yılın kayıp yıl olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ifade etti. Demirtaş, 'Öcalan geçmiş 1 yılı kayıp bir yıl olarak değerlendirmiyor. Bir diyalogu ve müzakerelerin koşulları oluştu şimdi.' dedi.
Öcalan'ın afla İmralı'dan çıkma gibi bir niyetinin olmadığını ifade eden Demirtaş, görüşmelerinde Öcalan'ın şu ifadeleri kullandığını anlattı: 'Af edileyim' gibi bir talep içinde değil. En çok kızdığı şeylerden birisi de 'Apo kendisi için af istiyor' söylemidir. Buna çok öfkelendiğini belirtiyor. 'Ben kendim için bir şey istemiyorum, af istemiyorum' diyor. Müzakerelerin koşulları oluşmalı. Ayda, yılda bir gelen BDP heyetini görerek ben nasıl müzakere yürütebilirim. Gazeteciyle, STK ile görüşemiyorum. Bana her şey yasak ama benden boş bir havuzdan yüzmem isteniyor. Ben bunu başaramam. Ben istemiyorum, şiddet tavsiye olsun. Kürt sorunu çözülsün, barış gelsin. Bunun için çaba sarf etmekte istiyorum ama hükümet bana diyor ki 'bu havuzda yüzeceksiniz' ama havuzda bir damla su yok. Şimdi havuzun doldurulması demek müzakere koşullarının oluşturulması demek. Bu gerçekleşirse müzakereler çok hızlı bir şekilde ilerler ve sonuca doğru gidilir.'
ÖCALAN GARANTÖR DEVLET YERİNE İZLEME KURULU İSTİYOR
Çözüm sürecinde Öcalan'ın gözlemci olarak üçüncü bir ülke yerine Türkiye içinden izleme kurulunun oluşturulmasını istediğini belirten Demirtaş, 'Üçüncü bir gözlemci olarak da uluslararası yabancı bir güçten öte Öcalan'ın önerisi Türkiye içinden bir izleme kurulunun oluşturulmasıdır. Garantör bir devletten çok Türkiye içerisinden ağırlığı olan tek taraflı oluşturulmamış tek tarafı temsil etmeyen tarafların hepsinin ortak önerisiyle oluşmuş hakikatleri araştırma ve izleme kurulu. Bu şekilde bu izleme kurulu süreci gözlemleyebilir. Bir hakem rolü üstlenebilir. Taraflara uyarılarda bulunabilir. Önerilerde bulunabilir. Ateşkesi denetleyebilir. Tıkanma olan noktalara müdahale edebilir. Böylesine bir üçüncü göze hakeme bu süreçte ihtiyaç var. İşte bütün bunlar sürecin müzakereye evrilmesinin gerekleridir.'diye konuştu.
ÖCALAN YENİ FORMATLA SÜRECE RUH KATMAK İSTİYOR
Çözüm sürecindeki format konusuna da değinen Demirtaş, Öcalan'ın yeni formatla çözüm sürecine yeni bir ruh kazandırmayı istediğini söyledi. Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Eski format diyalog formatıydı, yani karşılıklı konuşma, birbirini tanıma, ölçme, tartma, karşılıklı olarak birbirini değerlendirme, güven oluşturma eski format buydu. Bu format içerisinde önemli ölçüde mesafe kat edildi. Tümüyle başarısız olundu denilemez. Tümüyle sorun çözülmedi aslında. Öcalan'ın ilk heyetle görüştüğü geçen yıl ekim ayından bu yana kafasındaki plan bu yıl ekim kasımda üçüncü aşamaya geçebilmekti. Silahsızlanma ve normalleşme aşamasına geçebilmekti. Belki takvimde sarkma var. Belki kalıcı çözüme ulaşılamadı ama tümüyle de kayıp bir yıl olarak değerlendirilemez. Müzakerenin önemli bir zemini, koşulu oluştu. Halkın süreci desteklediği ortaya çıktı. Halk desteği ortaya çıkarıldı. Bunlar çok önemli şeylerdi. Bunların heba edilmemesi için Abdullah Öcalan sürece yeni bir ruh kazandırmak istiyor. Yeni formattan kast ettiği budur. Bu ruhla eski mod ile diyalog ruhuyla sorunlar çözülemez. Belli bir noktaya gelinebilir ama ilerleme kat edilemez.'
KANDİL VE ÖCALAN ARASINDA SIKINTI YOK
Kandil'in Öcalan'ı dinlemediğ şeklindeki dedikoduların gerçeği yansıtmadığını kaydeden Demirtaş, 'Bazı hükümet sözcüleri, çevreleri, bazı danışmanları falan 'Kandil Öcalan'ı ezdi geçti, Öcalan'ın dinlemedi' diye söylemlere geçti. Ama öyle değil. Abdullah Öcalan şunu söylüyor: Kandil ben ne dediysem harfiyen uyguladı. Şu dakikaya kadar Kandil benim söylediklerim dışında tek bir adım atmamıştır. 'Kendilerine teşekkür ediyorum' demiştir. Öyle aralarında ayrılık gayrılık olduğu doğru değil. Bir defa bunu netleştirelim.'şeklinde konuştu.
BUNDAN SONRA ÇEKİLME DEĞİL, DAĞDAN İNİŞLERK TARTIŞILMALI
Çekilmenin karakol, baraj yapımı ve hükümetin söylemleri yüzünden yavaşladığını anlatan Demirtaş, 'Öcalan dinlenseydi geri çekime şimdiye kadar bitmişti' dedi. Hükümetin bu fırsatı değerlendirmediğini kaydeden Demirtaş, bundan sonraki süreçte çekilme yerine PKK'lıların dağdan nasıl ineceğinin tartışılması gerektiğini dile getirerek, 'KCK burada eksik, yanlış yapmamıştır. KCK üzerine düşeni yapmıştır. Geri çekilmeyi sürdürmüştür ama bu noktadan sonra artık kimse geri çekilmeyi tartışmamalıdır. Geri çekilme olacak mı olmayacak mı, bu tartışma artık geçmiştir. Şimdi dağdaki insanlar nasıl inecek? Artık bunun tartışılması gerekiyor. Buraya doğru gidiş nasıl olacak. Siyasi çözüm hamlesi ve barış hamlesi iç içe bunlar nasıl gerçekleşecektir. Bunların tartışılması lazım.'dedi. Dağdan inişlerin demokrasiye bağlı olarak hızlanabileceğini ifade eden Demirtaş, 'Bugün KCK veya Öcalan dağdan inişe karşı değil. Sonsuz kadar dağda kalmak için dağa çıkmadılar. Çözüm için çıktılar. Çözümün kapısı açılır aralanırsa tabiî ki dağdan inecekler.' ifadelerini kullandı.
BDP'Yİ KINAYAN VALİLER, İSTİFA EDİP AKP'YE GİTSİNLER
Anadilde eğitimin hükümetin yetkisinde, tasarrufunda olan bir durum olmadığını kaydeden Demirtaş, anadilde eğitim protestolarının amacına ulaştığını, bu konuda kendilerini kınayan valileri de parti olarak şiddetle kınadıklarını ifade etti. Demirtaş, şöyle konuştu: 'Anadilde eğitim ve anadili her alanda kullanma hakkı doğuştan gelir. Kaynakları doğuştan gelen bir haktır. Hükümet şu anda sadece bunu engelliyor. İşte halkımız bunu proteste etmiştir, boykot etmiştir. Öyle katılım düşük falan değildir. Okulların çoğu boş kalmıştır. Valiler büyük bir telaşla koşup BDP'yi kınamakla meşgul olmuştur. BDP'yi kınayan valileri buradan açıkça kınıyorum. Sizin işiniz değil bu. Siyaset yapmak istiyorsanız AKP il teşkilatları orada. İstifa edip gider orada çalışırsınız. Oradan bizi kınayabilirsiniz hakkınız var ama valilik makamında oturup bir partiyi kınayamazsınız, haddiniz değil.'
ANADİLDE EĞİTİMİ BİZ BAŞLATACAĞIZ
'Gün gelecek bu ülkede anadilde eğitim olacak.' diyen Demirtaş, 'Yapılacak. Göreceksiniz. Biz başlatacağız. Devletten hükümetten değil biz yapacağız. Sivil toplumuyla, vakfıyla, üniversitesiyle, özel okuluyla partisiyle sınıflarıyla bizler hazırlığımızı yapacağız. Anadilde eğitimi biz başlatacağız. Ülkenin bölünmediğini görecekler. Ülkenin birbirine düşmediğini görecekler. Kıyametin kopmadığını görecekler. Biz devletten talep içerisinde değiliz. Devlet gölge etmesin başka ihsan istemiyoruz.' dedi.