Çocuk Yaşta Spor Yapılması Meme Kanseri Riskini Azaltıyor

Çukurova Meme Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Orhan Demircan, diğer ülkelerin aksine, Türkiye'de meme kanserinin en çok genç nüfusta görüldüğünü belirterek 13-14 yaş grubu çocukların spora yönlendirilmelerinin meme kanseri riskini...

  • 1390
TAKİP ET
(İHA) - Çukurova Meme Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Orhan Demircan, diğer ülkelerin aksine, Türkiye'de meme kanserinin en çok genç nüfusta görüldüğünü belirterek 13-14 yaş grubu çocukların spora yönlendirilmelerinin meme kanseri riskini azalttığını söyledi.

Acıbadem Adana Hastanesi'nde Genel Cerrahi Uzmanı olarak da görev yapan Prof. Dr. Orhan Demircan, meme kanserinin 40-45 yaştan itibaren giderek artmaya başladığını ama Türkiye'de en çok genç nüfusta görüldüğünü belirtti. Dünyada genç yaş meme kanserinin genelde ailesel bir kökeni olduğunu ifade eden Demircan, Türkiye'nin etnik yapısından dolayı ailesel bağlantı olmadan da görülebildiğini dile getirdi.

Meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Demircan, genç kadınların diri meme dokusundan dolayı hastalığı fark edemediklerini, ilerleyen yaşlarda kitle fark ederek doktora başvurduklarını anlattı. Genç yaşta meme kanserinin hızının da fazla olduğunu vurgulayan Demircan, bazı genç annelerin de bebek emzirdikleri için olası kitleleri fark edemediğini belirtti. Dernek olarak hekimleri ve sağlık çalışanlarını, genç yaş grubuna dikkat etmeleri konusunda uyardıklarını söyleyen Prof. Dr. Demircan, memenin kadın için önemli bir simge olduğunu, devre ilerledikçe hem memenin kaybedilebileceğini hem de ağrılı bir tedavi süreci olacağının altını çizdi. 'Şu yapılırsa hastalık önlenir' diye bir şey olmadığını kaydeden Prof.. Dr. Demircan, devletin sağlık imkanları ve özel girişimlerin yerinde olduğunu ve tedavinin Türkiye'nin her yerinde devlet imkanıyla yapılabileceğini kaydetti.

Meme kanseri ve erken teşhis için farkındalık oluşturulması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Orhan Demircan, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Farkındalar da kendi yakınına geldiğinde fark ediyorlar. Şöyle bir yanlış algı var, 'Nasıl olsa ailemde yok, yakınımda yok, bana gelmez bu.' Halbuki meme kanserinin yüzde 80'inde hiçbir risk faktörü yok. Tesadüfen ortaya çıkıyor. Risk faktörü dediğimiz de şu, en önemlisi ailesel geçişin olması. Onun dışında, çocuk sahibi olmayanlar. Çünkü meme doğumla kendini tamamlayan bir organ. Çocuk sahibi olmamak, 30 yaşından sonra çocuk sahibi olmak. Menopozdan sonra yani adet bittikten sonra hormon kullanımı önemli risk faktörü. Beslenme alışkanlıkları, ağır yağlar gibi çevresel risk faktörleri de var ancak en önemli şeylerden birisi aktivite. Yani, genç yaştaki 13-14 yaş grubundaki çocukların spora yönlendirilmeleri, meme kanseri riskini azaltıyor. Bu konuda ailelerin çok dikkatli olması gerekiyor. En önemlisi de, kadınların düzenli kontrollerini yaptırması lazım. Tüm dünyada, gelişmiş ülkelerde düzenli tarama programlarıyla kanser çok erken teşhis edilip, tedavi ediliyor. Ve bu insanlar hem toplumda yaşam kaliteleri bozulmadan hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Oysa ileri evrelerde hastalarda çok ağır bir süreç yaşandığından, bu hastalar hem maddi anlamda devlet açısından, hem yıpratıcı anlamda hasta açısından, hem beklenti anlamında yine aile ve hasta açısından çok daha farklı sonuçlanıyor. Onun için, toplumdaki farkındalık aslında en önemlisi çünkü sağlığa ulaşma noktasında Türkiye'de bir sorun yok.'

Bakmadan Geçme