Cankesen, Kastamonu Havalimanı'nı Ziyaret Etti
Başkan Can Cankesen, taşeron işçilerin kadroya alınmasına ilişkin çalışmaların devam ettiğini belirtti.
Ulaştırma Çalışanları Memur Sendikası (Ulaştırma Memur-Sen) Genel Başkanı Can Cankesen, taşeron işçilerin kadroya alınmasına ilişkin çalışmaların devam ettiğini belirterek, 'Taşerondan ziyade devletin himayesinde iş güvencesi olmak şartıyla arkadaşların çalışmasını istiyoruz, hükümet de bunun sözünü vermiştir' dedi. Cankesen, ayrıca çalışanlara performans gibi bir sistemin öncelikle mecliste milletvekillerine uygulanmasını istediklerini, ondan sonra çalışanlara uygulanmasını talep ettiklerini belirtti.
Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanı Can Cankesen, Kastamonu Havalimanı'nı ziyaret ederek, burada düzenlediği basın toplantısında, çalışanların birçok sorununun bulunduğunu kaydetti. Bu kapsamda Kastamonu Havalimanı'nda çalışan üyelerini ziyarete geldiklerini belirten Cankesen, '2015 yılında yaptığımız toplu sözleşme de dahil olmak üzere 2016 ve 2017 yılları arasında yapacağımız teşkilat çalışmalarını ve teşkilatımızın sorunlarını dinlemek üzere buraya geldik. Kastamonu havalimanı bizim başarılı olduğumuz havalimanlarımızdan bir tanesi. Burada mevcut üyenin yüzde ellisi bizim üyemiz. Çok güzel bir teşkilat çalışması yaptığımız yerlerden bir tanesi. Burada arkadaşlarımız gayretli çabalı. O yüzden Kastamonu il temsilcimiz Metin Tiryaki olmak üzere diğer arkadaşlarımız ve yönetim kuruluna ve Memur-Sen'e bağlı diğer sendikalara da buradan teşekkür ediyorum' dedi.
'HAVACILIK TAZMİNATI İÇİN ÇABA GÖSTERİYORUZ' Çalışan işçilerin birçok sorunun bulunduğunu ve bunların başında havacılık tazminatının geldiğini ifade eden Cankesen, 'Havacılık tazminatının on yıla dayanan bir geçmişi olan DHMİ çalışanlarının kafasını bu anlamda bulandıran bir sorun olarak günümüze kadar taşındı. 2010 yılından sonra avans mahiyetinde ödeme yapılan bir tazminat var ortada. En son 2012 yılında açılan davalar neticesinde 2015 yılında da toplu sözleşme masasında olmak üzere birçok görüşme yapıldı. Açılan davaların hemen hemen hepsi kısmen de olsa reddedildi. Ancak reddedilen davaların yanı sıra 2015'de masaya oturduğumuzda hükumetten taleplerimiz oldu bu manada, ilki 2010 yılında bir mutabakat metni vardı, o mutabakat metninde olanları bir daha yeniden düzenleyin 31 Ocak tarihine kadar bu çalışma üzerinde yapılacak çalışmaları hızlandırın ve ek ödemeleri mahsup etmeyin, ek ödeme miktarı kadar da ilave havacılık tazminatı verin sonuçta da buradan da yeni bir gelir kalemi doğsun istedik. Bunula ilgili çalışmalarımız sürüyor. Bu konuda bizden 10 bin arkadaşımızın beklentisi var. Havacılık tazminatı üç grup üzerinden ödeniyor. 1'inci gruptan ziyade 2'nci ve 3'üncü gruplarda müthiş bir sıkıntı var. Çünkü 1'inci grubu tamamen karşılayan bir kontrol mekanizması var, 2'nci grubu kısmen 3'üncü grubu karşılamayan. Netice itibariyle de 2'nci ve 3'üncü grup içerisindeki arkadaşlarımızın sıkıntıları bugüne kadar sürdü. Geçmişe baktığımız zaman o zamanın yetkili sendikaları olayı bugüne sıkıntılı vaziyette taşıdılar. İnşallah 31 Ocak'a kadar bunula ilgili çalışmalarımızı hızlandıracağız. Elimizden geldiği kadar da ilave havacılık tazminatı verilmesini sağlamak istiyoruz' diye konuştu.
'ASLİ VE YARDIMCI DİYE AYRIM YAPILMADAN TAŞERON ÇALIŞANLARIN KADROYA ALINMASI GEREKİYOR' Devletin, taşeron işçisine kadro vermesiyle ilgili görüşlerinin aynı şekilde devam ettiğini vurgulayan Cankesen, 'Normalde havalimanlarında 10 bin çalışanımız var, ama 10 bin çalışanın yanında rakamsal bazda kaç bin çalışan var şu an rakamını tam olarak bilmiyorum. Çünkü hizmet alanına baktığımız zaman temizlik ve güvenlik hizmet alanları gibi bazı konularda hizmet alanlarına gidiliyor. Demir yollarında gişeler olmak üzere orada taşerona verilen birçok kısım var. Fakat aklımız bulandıran asli iş yardımcı iş gibi şeyler çıktı ortaya bunları daha nasıl düzenleyecekler onlarla ilgili görüşmeler sürüyor. Amacımız bahsedilen 3 yüz, 4 yüz bin arkadaşımızın ne olursa olsun kadroya geçirilmesi. Devlet taşeronun eline çalışanı bırakmamalı, çünkü hesaba baktığımızda arada bin lira ücret alıp devlete maliyeti 2 bin 3 bin lirayı geçen insanlar var. Burada birileri zengin oluyor. O yüzden taşerondan ziyade devletin himayesinde iş güvencesi olmak şartıyla bu arkadaşların çalışmasını ve insanlar işe giderken yarınımız ne olacak diye düşünmeden devlet garantisi altında çalışmasını istiyoruz. Hükumette bunun sözünü vermiştir. Bu işin bence insanları asli ve yardımcı diye ayırmadan taşeronda çalışan devletin hizmetini gören kim varsa kadroya geçirilmesidir' şeklinde konuştu.
'ÇALIŞANLARA PERFORMANS GETİRMEK GİBİ BİR SİSTEMİN, ÖNCELİKLE MECLİSTE UYGULANMASINI İSTİYORUZ' 657 Devlet Memurları kanununda yeni bir reform düşünüldüğünü aktaran Cankesen, 'Bununla ilgili Memur-Sen ne düşünüyor onu söyleyeyim. Geçen hafta yapmış olduğumuz bir çalıştayımız vardı Memur-sen olarak 657 sayılı devlet memurları kanunun biraz geçmişine gitmek lazım. 1965 model bir kanundur. Bu kanunun içerisinde birçok madde var. Binlerce madde içerisinden nereye gidersek gidelim bize ilk sorulan madde çalışanların iş güvencesi ne olacak oluyor. Çalışanların iş güvencesi anayasa ile garanti altında. Anayasanın iki tane maddesi yapılacak fiili bir olay sonucunda çalışana yargı hakkı doğar. İş güvencesi buradan garanti altında ancak ne hikmetse hükumetin son yıllarda dile getirdiği bir iş güvencesi problemi birinci ağızdan dillendirilmese de ikinci üçüncü ağızlardan bir şekilde dillendiriliyor. 2012 yılında biz buna şahit olduk, dillendirildi. İş güvencesinin yanında rotasyon ve performans geldi. Biz de 2012'de yapılan çalıştayda Memur-Sen olarak, kesinlikle bu işe karşı bir duruş sergiledik, iş güvencesinin olmazsa olmazımız olduğunu, sendikamızın kırmızı çizgisi olduğunu, kanun içerisinde böyle bir yoldan böyle bir metotla gidilemeyeceğini söyledik. Çünkü bu bir anayasadır. Çalışanların, çalışma hayatının anayasasıdır. Böyle anayasa gibi olacak kanunun bir anda değiştiriyorum demeyle veya birkaç kişinin gizli gizli dillendirmesiyle değiştiremeyeceği aşikardır. Bununla ilgili çalıştayımızı yaptık. İnşallah bir çalıştayımız daha olacak. Bizim kırmızı çizgimizdir. Genel başkanımızın da her platformda söylediği gibi kırmızı çizgimize de dokunulmasına biz karşı geleceğimize buradan da belirtiyoruz. Bunun yanında çalışanlara performans getirmek gibi bir sistemin öncelikle mecliste uygulanmasını istiyoruz. Mecliste milletvekilleri performansı kendilerine uyguluyorlarsa bize de uygulasınlar' ifadelerini kullandı. Cankesen, ayrıca Kastamonu'dan direk İzmir'e uçuş seferlerinin yapılabilmesi için çalışmaların sürdüğünü ve bu kapsamda hava yolları şirketleriyle görüşmeye devam ettiklerini ifade ederek, bunun için girişimlerde bulunduklarını sözlerine ekledi.
(İHA)
Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanı Can Cankesen, Kastamonu Havalimanı'nı ziyaret ederek, burada düzenlediği basın toplantısında, çalışanların birçok sorununun bulunduğunu kaydetti. Bu kapsamda Kastamonu Havalimanı'nda çalışan üyelerini ziyarete geldiklerini belirten Cankesen, '2015 yılında yaptığımız toplu sözleşme de dahil olmak üzere 2016 ve 2017 yılları arasında yapacağımız teşkilat çalışmalarını ve teşkilatımızın sorunlarını dinlemek üzere buraya geldik. Kastamonu havalimanı bizim başarılı olduğumuz havalimanlarımızdan bir tanesi. Burada mevcut üyenin yüzde ellisi bizim üyemiz. Çok güzel bir teşkilat çalışması yaptığımız yerlerden bir tanesi. Burada arkadaşlarımız gayretli çabalı. O yüzden Kastamonu il temsilcimiz Metin Tiryaki olmak üzere diğer arkadaşlarımız ve yönetim kuruluna ve Memur-Sen'e bağlı diğer sendikalara da buradan teşekkür ediyorum' dedi.
'HAVACILIK TAZMİNATI İÇİN ÇABA GÖSTERİYORUZ' Çalışan işçilerin birçok sorunun bulunduğunu ve bunların başında havacılık tazminatının geldiğini ifade eden Cankesen, 'Havacılık tazminatının on yıla dayanan bir geçmişi olan DHMİ çalışanlarının kafasını bu anlamda bulandıran bir sorun olarak günümüze kadar taşındı. 2010 yılından sonra avans mahiyetinde ödeme yapılan bir tazminat var ortada. En son 2012 yılında açılan davalar neticesinde 2015 yılında da toplu sözleşme masasında olmak üzere birçok görüşme yapıldı. Açılan davaların hemen hemen hepsi kısmen de olsa reddedildi. Ancak reddedilen davaların yanı sıra 2015'de masaya oturduğumuzda hükumetten taleplerimiz oldu bu manada, ilki 2010 yılında bir mutabakat metni vardı, o mutabakat metninde olanları bir daha yeniden düzenleyin 31 Ocak tarihine kadar bu çalışma üzerinde yapılacak çalışmaları hızlandırın ve ek ödemeleri mahsup etmeyin, ek ödeme miktarı kadar da ilave havacılık tazminatı verin sonuçta da buradan da yeni bir gelir kalemi doğsun istedik. Bunula ilgili çalışmalarımız sürüyor. Bu konuda bizden 10 bin arkadaşımızın beklentisi var. Havacılık tazminatı üç grup üzerinden ödeniyor. 1'inci gruptan ziyade 2'nci ve 3'üncü gruplarda müthiş bir sıkıntı var. Çünkü 1'inci grubu tamamen karşılayan bir kontrol mekanizması var, 2'nci grubu kısmen 3'üncü grubu karşılamayan. Netice itibariyle de 2'nci ve 3'üncü grup içerisindeki arkadaşlarımızın sıkıntıları bugüne kadar sürdü. Geçmişe baktığımız zaman o zamanın yetkili sendikaları olayı bugüne sıkıntılı vaziyette taşıdılar. İnşallah 31 Ocak'a kadar bunula ilgili çalışmalarımızı hızlandıracağız. Elimizden geldiği kadar da ilave havacılık tazminatı verilmesini sağlamak istiyoruz' diye konuştu.
'ASLİ VE YARDIMCI DİYE AYRIM YAPILMADAN TAŞERON ÇALIŞANLARIN KADROYA ALINMASI GEREKİYOR' Devletin, taşeron işçisine kadro vermesiyle ilgili görüşlerinin aynı şekilde devam ettiğini vurgulayan Cankesen, 'Normalde havalimanlarında 10 bin çalışanımız var, ama 10 bin çalışanın yanında rakamsal bazda kaç bin çalışan var şu an rakamını tam olarak bilmiyorum. Çünkü hizmet alanına baktığımız zaman temizlik ve güvenlik hizmet alanları gibi bazı konularda hizmet alanlarına gidiliyor. Demir yollarında gişeler olmak üzere orada taşerona verilen birçok kısım var. Fakat aklımız bulandıran asli iş yardımcı iş gibi şeyler çıktı ortaya bunları daha nasıl düzenleyecekler onlarla ilgili görüşmeler sürüyor. Amacımız bahsedilen 3 yüz, 4 yüz bin arkadaşımızın ne olursa olsun kadroya geçirilmesi. Devlet taşeronun eline çalışanı bırakmamalı, çünkü hesaba baktığımızda arada bin lira ücret alıp devlete maliyeti 2 bin 3 bin lirayı geçen insanlar var. Burada birileri zengin oluyor. O yüzden taşerondan ziyade devletin himayesinde iş güvencesi olmak şartıyla bu arkadaşların çalışmasını ve insanlar işe giderken yarınımız ne olacak diye düşünmeden devlet garantisi altında çalışmasını istiyoruz. Hükumette bunun sözünü vermiştir. Bu işin bence insanları asli ve yardımcı diye ayırmadan taşeronda çalışan devletin hizmetini gören kim varsa kadroya geçirilmesidir' şeklinde konuştu.
'ÇALIŞANLARA PERFORMANS GETİRMEK GİBİ BİR SİSTEMİN, ÖNCELİKLE MECLİSTE UYGULANMASINI İSTİYORUZ' 657 Devlet Memurları kanununda yeni bir reform düşünüldüğünü aktaran Cankesen, 'Bununla ilgili Memur-Sen ne düşünüyor onu söyleyeyim. Geçen hafta yapmış olduğumuz bir çalıştayımız vardı Memur-sen olarak 657 sayılı devlet memurları kanunun biraz geçmişine gitmek lazım. 1965 model bir kanundur. Bu kanunun içerisinde birçok madde var. Binlerce madde içerisinden nereye gidersek gidelim bize ilk sorulan madde çalışanların iş güvencesi ne olacak oluyor. Çalışanların iş güvencesi anayasa ile garanti altında. Anayasanın iki tane maddesi yapılacak fiili bir olay sonucunda çalışana yargı hakkı doğar. İş güvencesi buradan garanti altında ancak ne hikmetse hükumetin son yıllarda dile getirdiği bir iş güvencesi problemi birinci ağızdan dillendirilmese de ikinci üçüncü ağızlardan bir şekilde dillendiriliyor. 2012 yılında biz buna şahit olduk, dillendirildi. İş güvencesinin yanında rotasyon ve performans geldi. Biz de 2012'de yapılan çalıştayda Memur-Sen olarak, kesinlikle bu işe karşı bir duruş sergiledik, iş güvencesinin olmazsa olmazımız olduğunu, sendikamızın kırmızı çizgisi olduğunu, kanun içerisinde böyle bir yoldan böyle bir metotla gidilemeyeceğini söyledik. Çünkü bu bir anayasadır. Çalışanların, çalışma hayatının anayasasıdır. Böyle anayasa gibi olacak kanunun bir anda değiştiriyorum demeyle veya birkaç kişinin gizli gizli dillendirmesiyle değiştiremeyeceği aşikardır. Bununla ilgili çalıştayımızı yaptık. İnşallah bir çalıştayımız daha olacak. Bizim kırmızı çizgimizdir. Genel başkanımızın da her platformda söylediği gibi kırmızı çizgimize de dokunulmasına biz karşı geleceğimize buradan da belirtiyoruz. Bunun yanında çalışanlara performans getirmek gibi bir sistemin öncelikle mecliste uygulanmasını istiyoruz. Mecliste milletvekilleri performansı kendilerine uyguluyorlarsa bize de uygulasınlar' ifadelerini kullandı. Cankesen, ayrıca Kastamonu'dan direk İzmir'e uçuş seferlerinin yapılabilmesi için çalışmaların sürdüğünü ve bu kapsamda hava yolları şirketleriyle görüşmeye devam ettiklerini ifade ederek, bunun için girişimlerde bulunduklarını sözlerine ekledi.
(İHA)