Alzheimer hastasıyla çocukla konuşurmuş gibi konuşmayın
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Acıbadem Bursa Hastanesi Nöroloji Kliniği'nden Doç. Dr. F.Çiğdem Doğulu, 'Alzheimer hastalığı (AH) 65 yaş ve üstü kişilerde en sık görülen demans nedenidir.
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Acıbadem Bursa Hastanesi Nöroloji Kliniği'nden Doç. Dr. F.Çiğdem Doğulu, 'Alzheimer hastalığı (AH) 65 yaş ve üstü kişilerde en sık görülen demans nedenidir ve 65 yaş üstü her 5 yaş grubu için alzheimer hastası yüzdesi 2 katına çıkmaktadır.' dedi.
Alzheimer hastalığı hakkında merak edilen soruları yanıtlayan ve bilinmeyenleri anlatan Doç. Dr. Çiğdem Doğulu, bellek ve düşünme yeteneğini yavaşça harap eden ilerleyici bir beyin hastalığı olan alzheimer hastalığının her ne kadar gelişme riski yaşla birlikte artmakta ise de hastalığın normal yaşlanmanın bir parçası olmadığını söyledi. Hastalığın ilk belirtisinin bellek bozukluğu, para kullanmada bozukluk, yargılamada zayıflama, ruh durumu değişiklikleri, endişede artma başlangıç bulguları olduğunu açıklayan Doç. Dr. Doğulu şunları kaydetti: 'Hastalık ilerledikçe bellek bozukluğu artar, kişileri tanımada problemler, lisan ve düşüncede güçlük, huzursuzluk, ajitasyon, amaçsızca gezinme, tekrarlayan cümleler tabloya eklenir, hastalığın şiddetlendiği dönemde ise hastalar bakımları için tamamen başkalarına bağımlı hale gelirler, kilo kaybı, nöbetler, deri enfeksiyonları, inleme, homurtu, artmış uyku, mesane ve barsak kontrol kaybı izlenir. Alzheimer hastalığı; genetik, yaşam şekli ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi ile ortaya çıkan, multifaktöriyel bir hastalıktır. Hastalar uzak geçmişi ayrıntılı olarak hatırlarken, birkaç dakika önce gelişen olayları hatırlamakta zorluk çekerler. Ancak ileri dönemlerde uzak geçmişle ilgili ayrıntılar da yavaş yavaş silinmeye başlar. Hastalığın erken evrelerinde ortaya çıkan bellek bozuklukları ile baş edebilmek amacı ile liste, not, takvim gibi anımsatıcılar kullanılabilir ancak ileri dönemlerde hasta artık bu faktörlerden yararlanamaz hale gelir. Genelde günlük aktivitelerin rutine bağlanması, bu konuda bellek sorunlarının ortaya çıkması riskini azaltabilir. Kişiye sürekli gün, ay ve yıl hatırlatılabilir. Hatırlayamama problemi nedeniyle yaşayabileceği depresif duygu durumunu engellemek için fotoğrafların ve eşyaların üzerine hatırlatıcı notlar konulabilir.'
Alzheimer hastası ile konuşurken basit kelimeler ve kısa cümleler kullanılması gerektiğine dikkat çeken Doğulu, ses tonunun hafif ve nazik olması gerektiğini hatırlatıyor. AH olan bir kişiyle çocuk gibi ya da o orada yokmuş gibi konuşulmamasını tavsiye eden Doç. Dr. Doğulu, hastanın cevap vermesi için yeterli süre tanınmasını, cevaplandırırken onu kesmemeye çalışılmaması gerektiğini vurguladı. Doğulu, şu uyarılarda bulundu: 'Eğer AH olan kişi bir kelimeyi ya da sonucu ifade etmekte zorlanıyorsa yavaşca aradığı kelimeyi ona hatırlatılmalıdır. Kişinin daha önceki yeteneklerini göze alarak planlanmış, basit aktiviteler en uygunu olacaktır. Çok fazla beklenti olmamalıdır. Aktiviteye başlamasına yardımcı olmak ve aktiviteyi küçük parçalara bölmek yardımcı olacaktır. Öfke ve ajitasyon işaretleri açısından dikkatli olunmalı ve böyle bir durumda nazikçe yardım edilmeli ya da hastanın ilgisini başka bir yöne çekmeye çalışılmalıdır. Kişinin hoşuna giden aktiviteler seçilmeli ve bunu günün aynı saatlerinde yaptırmaya çalışılmalıdır. Alzheimer hastası olan bir kişi için giyinmek pek çok zorluğu bir araya getirmektedir. Ne giyileceğinin seçilmesi, giysilerin giyilmesi veya çıkarılması, düğmeler ve fermuarla başa çıkmak bunların içindedir. Kişinin günün aynı saatlerinde giyinmesini sağlayarak bunu günlük rutinin bir parçası haline getirmeye çalışılmalıdır. Kişi kendi kendine giyinmesi konusunda cesaretlendirilmeli, yeterli süre tanınmalıdır. Kolay giyilip çıkarılan kıyafetler tercih edilmeli, elastik bluzlar ya da fermuar veya düğme yerine velcrolu birleştiriciler tercih edilmelidir.'
'DÜZ TABAK YERİNE DERİN TABAKLARLA YEMEK VERİN'
Yemek yemenin de bir sorun olabileceğini anlatan Doç. Dr. Doğulu, bazı hastaların sürekli yemek isterken bazılarının da iyi bir besin alımı için desteklenmesi gerekebileceğini dile getirdi. Yemek için sakin bir ortam oluşturulmasının önemine dikkat çeken Doğulu, 'Yemek sınırlı sayıda çeşit ve küçük porsiyonlar halinde sunulmalıdır. Pipetler ve kapaklı fincanlar içimi kolaylaştıracaktır. Hasta kaplarla yemek yemekte zorlanıyorsa elle yenilebilen yiyecekler verilebilir. Yine düz tabak yerine derin tabaklarda yemek önerilebilir. Ağız ve diş sağlığı için düzenli ağız ve diş bakımı yaptırılmalıdır. Bazı hastalar banyo yapmaktan korkup, agresyon gösterebilmektedir. Her gün banyo yaptırmak yerine aralarda süngerle silerek de temizlik sağlanabilir. Hastalık ilerledikçe Alzheimer hastası mesane ve barsak kontrolü ile ilgili problemler yaşayabilir. Hastayı tuvalete götürmek için bir rutin oluşturulmalı ve buna mümkün olduğunca bağlı kalmaya çalışılmalıdır. (her 3 saatte bir tekrarlamak gibi). Alzheimer hastası olan birçok kişi ve yakınları için geceler zor geçebilmektedir. Hastayı yatağa götürmek ve uyumasını sağlamak için bazı planlamalar gerekebilmektedir. Uykuyu destekleyecek sakin ve huzurlu bir ortam oluşturmaya çalışılmalıdır. Akşamları hep aynı saatte yatması sağlanmalıdır. Gün içinde egzersiz desteklenmeli ve ufak şekerlemeler engellenmeye çalışılmalıdır. Günün ileri saatlerinde kafein alımı engellenmelidir. Eğer hasta korkuyor ve dezoryante ise yatak odası, hol ya da banyonun ışığı açık bırakılmalıdır.' diye konuştu.
Alzheimer hastalığı hakkında merak edilen soruları yanıtlayan ve bilinmeyenleri anlatan Doç. Dr. Çiğdem Doğulu, bellek ve düşünme yeteneğini yavaşça harap eden ilerleyici bir beyin hastalığı olan alzheimer hastalığının her ne kadar gelişme riski yaşla birlikte artmakta ise de hastalığın normal yaşlanmanın bir parçası olmadığını söyledi. Hastalığın ilk belirtisinin bellek bozukluğu, para kullanmada bozukluk, yargılamada zayıflama, ruh durumu değişiklikleri, endişede artma başlangıç bulguları olduğunu açıklayan Doç. Dr. Doğulu şunları kaydetti: 'Hastalık ilerledikçe bellek bozukluğu artar, kişileri tanımada problemler, lisan ve düşüncede güçlük, huzursuzluk, ajitasyon, amaçsızca gezinme, tekrarlayan cümleler tabloya eklenir, hastalığın şiddetlendiği dönemde ise hastalar bakımları için tamamen başkalarına bağımlı hale gelirler, kilo kaybı, nöbetler, deri enfeksiyonları, inleme, homurtu, artmış uyku, mesane ve barsak kontrol kaybı izlenir. Alzheimer hastalığı; genetik, yaşam şekli ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi ile ortaya çıkan, multifaktöriyel bir hastalıktır. Hastalar uzak geçmişi ayrıntılı olarak hatırlarken, birkaç dakika önce gelişen olayları hatırlamakta zorluk çekerler. Ancak ileri dönemlerde uzak geçmişle ilgili ayrıntılar da yavaş yavaş silinmeye başlar. Hastalığın erken evrelerinde ortaya çıkan bellek bozuklukları ile baş edebilmek amacı ile liste, not, takvim gibi anımsatıcılar kullanılabilir ancak ileri dönemlerde hasta artık bu faktörlerden yararlanamaz hale gelir. Genelde günlük aktivitelerin rutine bağlanması, bu konuda bellek sorunlarının ortaya çıkması riskini azaltabilir. Kişiye sürekli gün, ay ve yıl hatırlatılabilir. Hatırlayamama problemi nedeniyle yaşayabileceği depresif duygu durumunu engellemek için fotoğrafların ve eşyaların üzerine hatırlatıcı notlar konulabilir.'
Alzheimer hastası ile konuşurken basit kelimeler ve kısa cümleler kullanılması gerektiğine dikkat çeken Doğulu, ses tonunun hafif ve nazik olması gerektiğini hatırlatıyor. AH olan bir kişiyle çocuk gibi ya da o orada yokmuş gibi konuşulmamasını tavsiye eden Doç. Dr. Doğulu, hastanın cevap vermesi için yeterli süre tanınmasını, cevaplandırırken onu kesmemeye çalışılmaması gerektiğini vurguladı. Doğulu, şu uyarılarda bulundu: 'Eğer AH olan kişi bir kelimeyi ya da sonucu ifade etmekte zorlanıyorsa yavaşca aradığı kelimeyi ona hatırlatılmalıdır. Kişinin daha önceki yeteneklerini göze alarak planlanmış, basit aktiviteler en uygunu olacaktır. Çok fazla beklenti olmamalıdır. Aktiviteye başlamasına yardımcı olmak ve aktiviteyi küçük parçalara bölmek yardımcı olacaktır. Öfke ve ajitasyon işaretleri açısından dikkatli olunmalı ve böyle bir durumda nazikçe yardım edilmeli ya da hastanın ilgisini başka bir yöne çekmeye çalışılmalıdır. Kişinin hoşuna giden aktiviteler seçilmeli ve bunu günün aynı saatlerinde yaptırmaya çalışılmalıdır. Alzheimer hastası olan bir kişi için giyinmek pek çok zorluğu bir araya getirmektedir. Ne giyileceğinin seçilmesi, giysilerin giyilmesi veya çıkarılması, düğmeler ve fermuarla başa çıkmak bunların içindedir. Kişinin günün aynı saatlerinde giyinmesini sağlayarak bunu günlük rutinin bir parçası haline getirmeye çalışılmalıdır. Kişi kendi kendine giyinmesi konusunda cesaretlendirilmeli, yeterli süre tanınmalıdır. Kolay giyilip çıkarılan kıyafetler tercih edilmeli, elastik bluzlar ya da fermuar veya düğme yerine velcrolu birleştiriciler tercih edilmelidir.'
'DÜZ TABAK YERİNE DERİN TABAKLARLA YEMEK VERİN'
Yemek yemenin de bir sorun olabileceğini anlatan Doç. Dr. Doğulu, bazı hastaların sürekli yemek isterken bazılarının da iyi bir besin alımı için desteklenmesi gerekebileceğini dile getirdi. Yemek için sakin bir ortam oluşturulmasının önemine dikkat çeken Doğulu, 'Yemek sınırlı sayıda çeşit ve küçük porsiyonlar halinde sunulmalıdır. Pipetler ve kapaklı fincanlar içimi kolaylaştıracaktır. Hasta kaplarla yemek yemekte zorlanıyorsa elle yenilebilen yiyecekler verilebilir. Yine düz tabak yerine derin tabaklarda yemek önerilebilir. Ağız ve diş sağlığı için düzenli ağız ve diş bakımı yaptırılmalıdır. Bazı hastalar banyo yapmaktan korkup, agresyon gösterebilmektedir. Her gün banyo yaptırmak yerine aralarda süngerle silerek de temizlik sağlanabilir. Hastalık ilerledikçe Alzheimer hastası mesane ve barsak kontrolü ile ilgili problemler yaşayabilir. Hastayı tuvalete götürmek için bir rutin oluşturulmalı ve buna mümkün olduğunca bağlı kalmaya çalışılmalıdır. (her 3 saatte bir tekrarlamak gibi). Alzheimer hastası olan birçok kişi ve yakınları için geceler zor geçebilmektedir. Hastayı yatağa götürmek ve uyumasını sağlamak için bazı planlamalar gerekebilmektedir. Uykuyu destekleyecek sakin ve huzurlu bir ortam oluşturmaya çalışılmalıdır. Akşamları hep aynı saatte yatması sağlanmalıdır. Gün içinde egzersiz desteklenmeli ve ufak şekerlemeler engellenmeye çalışılmalıdır. Günün ileri saatlerinde kafein alımı engellenmelidir. Eğer hasta korkuyor ve dezoryante ise yatak odası, hol ya da banyonun ışığı açık bırakılmalıdır.' diye konuştu.