Adliyelerdeki sürelerle ilgili erteleme uzatıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Salgın nedeniyle adliyelerdeki dava, icra, şikayet, itiraz, bildirim süreleriyle ilgili ertelemeyi 15 Haziran'a kadar uzatıyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, koronavirüs tedbirleri kapsamında video konferans yöntemiyle toplandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, '(Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş) Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur. Herkes yerini haddini bilecek. Zira Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan bir saldırıdır' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29. Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, 'Salgın nedeniyle adliyelerdeki dava, icra, şikayet, itiraz, bildirim süreleriyle ilgili ertelemenin 30 Nisan'da dolan tarihini 15 Haziran'a kadar uzatıyoruz. Çiftçilerimizin Mayıs ve Haziran aylarında vadesi gelecek Ziraat Bankası ve Tarım kooperatiflerine olan hazine destekli kredi geri ödemelerini de faizsiz olarak 6 ay erteliyoruz. Araştırma Geliştirme Merkezleri ve Teknoparklarda uygulanan evden çalışma sürelerini de 27 Mayıs'a kadar uzatıyoruz. Attığımız her adımı sağlıkla ilgili önceliklerimizden asla taviz vermeden ve bilim insanlarımızın tavsiyeleri doğrultusunda hayata geçireceğiz. Tüm bakanlıklarımız kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili planlarını ve hazırlıklarını sürdürüyor. Diğer yandan salgınla mücadele için aşama aşama hayata geçirdiğimiz tedbirlerin tüm kesimler üzerindeki olumsuz etkilerinin önüne geçmek için de pek çok paketi devreye soktuk. Ekonomik istikrar kalkanı kapsamında verdiğimiz desteklerin toplamı kapsamında 200 milyar lirayı buldu. Böylece sıkıntılı dönemlerinde milletimizin yanına olduğunu gösterdik. Temel ihtiyaç desteği ile yaklaşık 4 milyon vatandaşımıza 22,3 milyar liralık bir kaynak tahsis edildi. Yaklaşık 450 bin esnafımıza da 8,4 milyar liralık finansman tahsisi yapıldı. Ayrıca 303 binin üzerinde esnafımız 8 buçuk milyar liralık paraf kart finansmanından yararlandı. Kredi garanti fonu kefaletiyle çoğunluğu KOBİ olmak üzere 120 bin firmamız 108 milyar liraya yakın finansman desteği aldı. İstihdamı özellikle korumak için maaşların askeri ücrete kadar olan bölümünü kısa çalışma ödeneğinden karşılamaya başladık. Bugüne kadar 3 milyon 190 bin çalışanımızla ilgili başvuru alınmış 1 milyon 360 bin çalışanımıza ödemeleri yapılmıştır. İşten çıkarmayı 3 ay süreyle kısıtlandırarak istihdamı koruma altına aldık. İhtiyaç sahibi olan herkese biner lira destek sağlayacağımız 3. bir destek paketi devreye aldık. 'Biz Bize Yeteriz' kampanyamızda şuana kadar 1 milyar 850 milyon TL toplanmıştır. Hayırseverlerimizi kampanyamıza destek vermeye davet ediyorum. Sosyal yardım programlarımızın bütçelerini de arttırdık' ifadelerini kullandı.
'Ülkemizdeki siyaset anlayışı da köklü bir sorgulamaya tabi tutulacak'
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
'Salgın krizi sonrası küresel sistemin çarpıklıklarıyla birlikte ülkemizdeki siyaset anlayışı da köklü bir sorgulamaya tabi tutulacak. Biz yıllardır eser inşaa etmeye hizmet getirmeye yatırım yapmaya çalıştıkça karşımıza çıkan istemezükçü siyaset anlayışının ne kadar içi boş olduğunu bu süreçte hep birlikte bir kez daha gördük. Eğer bugün Türkiye salgın dönemine 15 bine yakın birinci basamak 4 bine yakın tedavi kurumu bin 526 modern hastaneyle girmemiş olsaydı hep birlikte perişan olurduk. Avrupa'daki toplan yoğun bakım yatak kapasitesine ve toplam bilgisayarlı tomografi cihazı sayısına tek başımıza sahip olmamış olsaydık salgını bu derece soğuk kanlılıkla karşılayamazdık. 700 binden fazlasını son 18 yılda istihdam ettiğimiz 1 milyonu aşkın sağlık çalışanımızın gayreti ve fedakarlığı olmasaydı sokaklarda, bakım evlerinde, evlerde diğer ülkelerdekine benzer acılar yaşanırdı. Talep eden her vatandaşımızın dahil olabildiği bir sosyal güvenlik şemsiyesi kurmamış olsaydık insanlar hastane kapılarından geri dönmek zorunda kalacaktı. Organize sanayi bölgelerimizin sayısını 122 ilave ile 315'e buralardaki istihdamı 1 milyondan fazla ilave ile 1 buçuk milyona teknoparkların sayısını 53 ilave ile 56'ya çıkarmamış olsaydık tıbbı malzeme ve cihaz üretiminde bu seviyeye ulaşamazdık. Burada dikkati çekmek istediğim husus tüm bu başarıları attığımız her adımda yapılan işlere katkı vermek yerine takoz olmayı kendine misyon edinmiş bir muhalefet anlayışına rağmen elde etmiş olmamızdır.'
'Yalanlar silsilesi devam ediyor'
'CHP'nin başını çektiği bu muhalefet anlayışı hep uzlaşma yerine çatışmayı birlik ve beraberlik yerine bölücülüğü, müsamaha yerine kin ve nefreti körüklemeyi esas almıştır' ifadelerini kullanan Erdoğan, 'Son dönemde belediyelerin yardımlarını engellediğimiz yalanında ısrarında. İletişim başkanımızın ev ve aile mahremiyetine yönelik fütursuz saldırının da gerisinde işte bu hastalıklı zihniyet vardır. İletişim başkanımızın görevi gereği istediği yerde ikamet etme hakkı vardır. Kendisi ailesiyle birlikte İstanbul'un eski bir semtindeki 45 metrekare taban oturumu olan mütevazi bir evde yaşamayı seçmiştir. Hukuken evini kendi arsası içinde büyütme imkanı olduğu halde bunu da yapmamıştır. Evinin ve bahçesinin hemen yanında bulunan tüm mahallenin de bizar olduğu 200 küsur metrekarelik mezbelelik bir alanı ise Vakıflar Genel Müdürlüğünden kiralayarak bakımını üstlenmiştir. Bu taktir edilmesi gereken çaba il ve ilçe başkanından medyasına kadar CHP zihniyeti tarafından topyekun bir iftira kampanyasına dönüştürülmeye çalışılmıştır. Bu zihniyetin arkadaşımıza ve ilesine karşı sürdürdüğüm çirkin saldırıdaki tutarsızlıklar siyasi kokuşmuşluğun en bariz örneğidir. Bu zat Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün söz konusu mezbelelik arazinin tamamen usullere uygun kira ihalesi konusunda da fütursuzca yalan söylüyor. Belediyelerin yardımlarıyla ilgili meselede de biz valiliklerle koordinasyon ve planlama yapılması gerektiğini söylerken onlar işi bambaşka yerlere götürmeye çalışıyorlar. Yardım paketlerinin içine Alevi Bektaşi kardeşlerimiz İslam dışı gösteren kanun dışı eylemleri öven kitaplar koymak suretiyle kirli yüzlerini sinsi niyetlerini bir kez daha göstermeyi de ihmal etmediler. Çok açık net dağıttıkları kitapçıklarla Aleviliği din olarak takdim eden bu anlayışı özellikle milletimin huzurunda kınıyorum. Fuar alanını ve içindeki stant malzemelerini sahra hastanesi diye anlatan bu zihniyetin her şey gibi bu konudaki hassasiyetinin de sahte ve içi boş olması şaşırtıcı değil. Görüldüğü gibi yalanlar silsilesi devam ediyor. Bir taraftan talimat vermedim diyor, ilçe başkanı da aldığı talimat gereği oraya gittiğini ve fotoğraf çektiğini söylüyor' şeklinde konuştu.
'Adana'da cumhurbaşkanlığının dev hastane yapmadığından bahsediyor. Adana'da hastane falan söz konuş değil ki' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Adana'da fuar merkezini Belediye başkanı gelmiş oradaki stantları panellerle bölmek suretiyle ortaya hastaneye çıkardım diye girişine de sahra hastanesi diye bir yazı yerleştiriyorlar ama tabi yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor. Hemen yanında da kongre merkezi yazıyor. Böyle bir durum var. Adana şu an zaten hastane yatak kapasitesi itibariyle doygun şehirlerimizden bir tanesi. Sahra hastanesi dediler. Gidip dedin bakın orada öyle bir şey var mı? Her şey yalan. Başakşehir Şehir Hastanesinin 2. Etabını 20 Mayıs'ta açıyoruz. Metro yapımı ile ilgili talimatları verdim. Metro çalışmaları daha da hızlanacak. Burayı AK Parti Büyük Şehir Belediyesi yolunu ve metrosunu yapacaktı. Bu beyefendi yeni gelen ne yazık ki ne yolu ne metroyu yapamam deyince biz de iyiki iktidardayız hemen talimatı verdik' dedi.
'Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan bir saldırıdır'
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
'Bu zihniyetin bir başka yansımasını da Diyanet İşleri Başkanımızın İslam'a ve Kuran'a göre yaptığı değerlendirmelere gösterilen tepkilerde görmek mümkündür. Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin bir kurumudur ve başkanımız bir açıklama yaptı. Bu açıklamasıyla sadece inancının, ilminin, yürüttüğü görevin gereğini yerine getirmiştir. Söyledikleri de sonuna kadar doğrudur. Elbette Diyanet İşleri Başkanımızın sözleri sadece kendini Müslüman olarak tanımlayan kişiler için bağlayıcıdır. Kendini bu sıfatlarla tanımlamayanlar için söz konusu ifadeler sadece bir görüşten ibarettir. Burada şu gerçeği çok net görmemiz lazım. Ülkemizde eğer İslam adına konuşması gereken biri varsa, bir kurum varsa Diyanet işleri Başkanlığıdır. Diyanet İşleri Başkanımız da herhangi bir konu dini noktada olduğunda çıkar bu konuyu gerek hutbelerinde, gerek nasihatlerinde gerekse kendilerini ziyarete gelenlere anlatmakla yetkilidir. Kalkıp da bu Ankara Barosu'nun yetkisinde olan bir konu değildir. Herkes yerini haddini bilecek. Zira Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan bir saldırıdır. Diyanet İşleri Başkanımıza ve açıklamalarına karşı kullanılan her kavram yapılan her gönderme karşımızdaki zihniyetin ilkelliğin ve içindeki nefret bataklığının birer yansımasıdır. Milletimizin inancına, değerlerine ve onları temsil eden kavramlara böylesine kin duyulabildiğini, bu husumetin böylesine pervasızca ifade edilebildiğini görmekten üzüntülüyüz. Faşizmin en ilkel halini yansıtan bu yaklaşımların ülkemizdeki varlığı, demokrasi, çoğulculuk, inançlara saygı gibi ilkelerin hala yerli yerine oturmadığına işaret ediyor.'
'Artık tünelin ucu Allah'ın izniyle göründü'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Artık tünelin ucu Allah'ın izniyle göründü. İnanıyorum ki Ramazan Bayramı'nı iki bayram olarak Rabb'im bizlere kutlamayı nasip etsin. Bu duygularla bir kez daha Ramazan-ı Şerif'inizi tebrik ediyorum. Tuttuğunuz oruçların, eda ettiğiniz ibadetlerin Rabb'im katında kabul olmasını diliyorum ve milletimin özellikle de bu hafta sonu kısıtlamalarına göstermiş olduğu ilgiyi, alakayı ve onlara göstermiş olduğu riayete şahsım, özellikle Kabinem adına teşekkür ediyorum, kendilerini kutluyorum. İşte dayanışma budur, birlik beraberlik budur ve bu kardeşlik anlayışı içerisinde inşallah biz bu koronavirüsü yeneceğiz. Salgında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı temenni ediyorum. Bütün sağlık çalışanlarımıza, bütün sağlık mensuplarımıza şahsım, milletim adına şükranlarımı özellikle bildirmek istiyorum. Bu süreçte onların içerisinde de ölenler oldu, onlara da Allah'tan rahmet diliyorum' dedi.