"Kudüs meselesi ve siyaset yalanları"
Demokrat Parti Kastamonu il başkanı Sezgin Gülcan basın açıklamasında bulundu.
Gülcan; "Son günlerde ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması ile ilgili tartışmalar ve siyasilerin nutukları ile müslüman dünyası yüzlerce defa olduğu gibi yine geçici ve yalandan bir hareketlilik yaşıyor.
Yahudi mezalimi karşısında yüreği kanayan samimi ancak bilgisiz müslümanları bu ikiyüzlülük iddiamın dışında tutuyorum. Acıdır ama Türkiye dahil bütün İslam Ülkelerinin 69 yıldır sergiledikleri tutum sahtekarca bir tutumdur. Eğer öyle olmasaydı birkaç milyon nüfuslu İsrail'in 57 İslam Ülkesine karşı 69 yıllık bir galibiyeti mümkün olabilirmiydi, 4000 metrekarelik tarım arazisinden ve 500 bin kişilik bir nüfustan ibaret olan İsrail Devleti, Kızıldeniz'den Suriye'ye kadar genişleyebilirmiydi, ABD ve Yahudi lobisinin Ortadoğu''da ki üssü olabilirmiydi, İslam dünyasının perişan edildiği binlerce yıllık Arzı Mevud inanışının merkez üssü olabilirmiydi? Elbette olamazdı.
Ancak bilinmelidir ki dünyada inandığı din kitabına harfiyyen riayet eden ve inandığı kitaba göre yönetilen tek dünya ülkesi İsrail'dir. Öyle ki İsrail isminin anlamı Allah'la ve insanlıkla güreşip Allah'ı ve insanları yenilgiye uğratan demektir. Yahudilerin kitabı Tevrat'ta böyle yazar. Yahudiler bozulmuş olan kitapları Tevrata bu derece bağlıdırlar ve dünya ekonomisini ve İslam ülkelerindeki karışıklıkları bu inanışları ile yönlendirirler. İslam ülkelerinde ise Cuma namazı çıkışlarında atılan "Kahrolsun İsrail" sloganlarının ötesinde müslümanların yaptığı başka birşey yoktur ve İsrail kahrolmak bir tarafa, her geçen gün zulmünü ve işgalini artırarak yoluna devam etmektedir. İslam dünyası aklını başına almadığı sürece de İsrail'in müslümanlara eziyeti artarak devam edecektir.
Bugünün gündemi olan Kudüs meselesine göz atacak olursak; Amerika daki 11 Eylül ikiz kulelere yapılan saldırının bir gün sonrasında Amerikan Dışişleri Bakanı Condolenza Rice'nin, 'Türkiye dahil 22 islam ülkesinin sınırlarını ve rejimlerini değiştireceğiz' sözünün bölgemizdeki yaşanan olaylarla bağlantısını çözümleyebilirsek Ortadoğunun içinde bulunduğu biçare durumun röntgenini de çekebilmiş oluruz. Rice'nin bu açıklamasının sonrasında Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında, Afganistan ve Irak'ın işgali, devamında da Tunus, Libya, Mısır ve IŞİD belasıyla Irak ve Suriye'de başlatılan canice operasyonlarla bölge en az elli sene kendine gelemeyecek duruma düşürüldü. Kolay lokma haline getirildi. Kendi derdine çare bulamayan Ortadoğu daki Müslüman Arapların Kudüs'ü koruyamayacakları bir zamanda Kudüs'ün Siyonizm'in başkenti olarak tanınması çok anlamlı değil mi? Yazımın başında da belirttiğim gibi Türkiye dahil bütün İslam Ülkeleri İsrail karşıtı siyasi nutuklar atmaya devam edecekler ancak sonuç hiçbir zaman değişmeyecek. Daha acıklısınıda yazayım ki tarihe not düşmüş olalım. Büyük Ortadoğu Projesinin bundan sonraki aşamasında İran'da çatışmalar ve iç kargaşa çıkarılacaktır. Korkarım ki İran operasyonunda da Türkiye yine İsrail ve Amerika'nın yanında yer alacaktır. 15 yıllık politika böyle olduğu gibi bundan sonra da böyle olacaktır. Bunu anlayabilmek için Büyük Ortadoğu Projesinin eşbaşkanlığını yürütenlerin kimler olduğunu bilmek yeterlidir. Ülkemizin ve bölgemizin musibetlerden arınabilmesi için gerçekte Büyük İsrail Projesi olan Büyük Ortadoğu Projesinin bir an önce engellenmesi gerekmektedir. Aksi halde Kahrolsun İsrail nutukları eşliğinde Büyük İsrail Devletinin kurulmasını ve İslam dünyasının perişanlığını izlemeye devam ederiz.
Duam o dur ki; Rabbim İslam Alemine hidayet ve akıllanmayı nasip etsin."